Büyük Yazdüşü Kütüphanesi'nde çırak olan Elisabeth çocukluğundan beri tüm büyücülerin kötü olduğuna inanarak büyütülmüş. Bir gece kütüphaneye yapılan saldırı sonucu müdirenin öldürülmesi ve cinayetin Elisabeth'in üzerine kalması onu Sihrisulta'da yargılanmasını sağlar. Sihrisulta yolculuğuna eşlik etmek için görevlendirilmiş büyücü Nathaniel Thorn ve iblisi Silas'la hiç beklemediği olayların içinde bulur kendini.. Nathaniel büyü mü yaptı ne yaptıysa kitap bi türlü bitmedi. Kitaba başladığımda daha gençtim. Silas benden habersiz hayatımın 20 yılını kendisine almamıştır umarım. Alsa bile sorun değil Silas gibi bir iblisim olacaksa 20 yılımı seve seve verebilirim. :D Kitapta büyücülerin gücü iblislerinden dolayı geliyor ki her büyücü iblisle anlaşma yapmak için hayatının bir kısmını ona bağışlamak zorunda. Ve iblisler de büyücüsünün her emrini uygulamak ve hatta onların canlarını alabilmekle yükümlü. Silas ise okuduğum en muhteşem iblis. Nathaniel'in emri altında olmadığı zamanda bile onun için yaptıkları.. Büyü düellosunu bize okutturmadığı için de yazara ayrıca kırgınım. Nathaniel Ashcroft'u büyü düellosuna çağırıyor. Büyüler havada uçuşuyor ama biz Elisabeth'in Lorelei'le atışmalarını okuyoruz. Why whyy? Zaman zaman sıkıldığım kısımlar olsa da genel olarak kitabı sevdim. Yazarın yarattığı evren ve olayların dur durak bilmemesi güzeldi. Kitabın fantastik kısmı daha baskın, romantizmi ise çok tatlı işlenmesine rağmen yok denilecek kadar azdı. Türü seven her yaş grubuna hitap edebilecek bir kitaptı. · ⋆