Vladimir Yahudilere de elçiler göndermiş, "onlara dinleriyle ilgili sorular sordurmuş, ancak Kudüs'ü kaybetmelerinin
Tanrı tarafından terkedilmiş olduklarının açık bir kanıtı olduğunu söyleyerek bu dini reddetmişti." Sonuç olarak elinde iki seçenek kalmıştı: Katoliklik ve Ortodoksluk. "Germenlerin kasvetli kiliselerinde Vladimir'in elçileri hiçbir güzellik görmediler; oysa Bizans Kilisesi'nin festivali andıran ayininin gerçekleştirildiği Ayasofya'da müthiş biçimde etkilenerek aradıkları şeyi bulduklarını düşünmüşlerdi: 'Artık cennette mi yoksa dünyada mı olduğumuzu bilemiyorduk, hayatımızda böyle tarifsiz bir güzellik görmemiştik."' İşte gelecekte medeniyetler açısından çok büyük uzantıları olacak hayati karar bu şekilde verilmişti; Vladimir, Konstantinopolis'le ittifaka girerek teolojik kazançların yanı sırabüyük siyasi kazançlar da elde edecekti.
Rusya'nın din değiştirmesi, Ortodoksluk açısından çok büyük bir jeopolitik ödüldü: Rusya, o dönemden beri, dünyadaki
en büyük Ortodoks toplumu olmayı sürdürmektedir. Rusya aynı zamanda Ortodoks Kilisesi'nin büyük bir dünya gücüyle tek dini bağlantısıdır. Genişleyen Rus İmparatorluğu, denetimi altına gittikçe daha büyük Müslüman nüfuslarını alarak Rusya'yı aynı zamanda önemli bir Müslüman devleti haline getirecekti.