Tam bir teslimiyet ile evlatlarımızı yüce Allah’a teslim edemiyoruz. Allah aşkına! Daha evladını sabah namazına kaldırmaya kıyamayan anne ve baba, evlatlarını medreselere yazdırsa ne olur ki!
Bu yazdıklarımız, İstanbul’un fatihi Sultan Mehmed gibi bir evlat isteyip İslam namına tek bir faaliyet ortaya koyamayan anne ve babalar içindir. Sadece istemek yetmiyor;
eğer sadece istemek yetseydi, herkesin evladı büyük yerlerde olurdu. Herkesin evladı Mehmed, Mus’ab olurdu. İstemenin de ötesinde olmalıyız. Bizler evlatlarımızı İslam’a adayamaz isek, İstanbul’lar, İzmir’ler Fatih’siz kalacaktır.
Hanne’nin yüreği medrese gibiydi. Allah’a olan aşkını en büyük imtihan olan evladı ile ispat ediyordu. “Sana adadım” diyor ve yapılması gerekeni en güzel şekilde yapıyordu. Düşünebiliyor musunuz? Tek evladını adıyordu. Bir tek evladını, göz bebeğini Rabbine teslim ediyordu.