Gönderi

Tenzih ve Teşbih
Vücud bilinemez olup, şeylerden mutlak münezzehtir. Ancak kutsal metinlerde ve alemdeki ayetlerle vücud kendini göstere­ rek, insanlara vücudun sıfatlarını bilmeleri sağlanmıştır. Kelam terminolojisinde, Allah'ın bilinemezliği ve herşeyden münezzeh oluşu tenzih veya "karşılaştırılamazlık" olarak adlandırılır. Buna göre, Allah hiçbir şeyle karşılaştırılamaz. Hiçbir yaratılmış vücud ile aynı olamaz. Allah hakkında bizim tam olarak bildiğimiz şey, O'nun hakkında sadece cehaletimizi kabul etmektir. Tenzih lbn Arabi'den çok önce alimler tarafından belirlenmiş ve kabul edilmiş olup, lbn Arabt de bunları kabul eder. tıaht Ha­ kikat'in tenzih ile tanımı, alemdeki ve kutsal metinlerdeki Al­ lah'ın görünür "ayetleri"ni tatmin edici bir şekilde açıklayamadı­ ğından, vücudun tam bir resmini veremez. lbn Arabi, alimlerin aslında bu sonuca rasyonel analizle ulaştıklarını, bu sebeple de aklın sadece Allah'ın ne olmadığını anlayabileceğini söyler. Akıl kendi kendine, Allah'ın sıfatları ilmine ulaşamaz. Bu yüzden akıl, Allah'ın ne olduğu hakkında kutsal metinlerden yardım almak zorundadır. Öte yandan, birçok rasyonel düşünür, özellikle Ke­ lam otoriteleri, kendi anlayışları doğrultusundaki Allah tanımına göre yaptıkları yorumdan (tevil) asla vazgeçmezler. Sonuçta, Al­ lah'ın alemdeki bir şeye heıhangi bir şekilde benzediğini söyle­ yen tanımları reddederler. Bu durumlarıyla, peygamberleri izle­ mek yerine kendi akıllarını izleyenlere benzerler. Rasyonel düşünce (akıl), sıfatları Allah'tan olumsuzlayarak O'nun karşılaştırılamazlığını savunurken, "hayalin" Allah'ın ben­ zerliğini (teşbih) kavrama gücü vardır. Şeyh eserlerinde bilgiye ulaşmanın bu iki zıt yolunu karşılaştırmaya çok yer ayırmıştır. En çok üstünde durduğu husus ise, en kamil Allah bilgisinin, Al­ lah'ın hem tenzih hem de teşbih ile tanımlanmasını gerekli kıl­ masıdır. Yani, Zat'ında mutlak vücud olan Allah, yaratılmışların hiçbirisiyle karşılaştırılamaz ama vücud alemde kendi özellikle­ rini görünür kılar ve bu yönden Allah yaratılmışlara bir şekilde benzer.5 "Alem nedir?" sorusuna verilecek cevap, "Allah'tan başka her şey" olduğundan alem "gayrı"dır. Ne var ki alem, Rahman'ın Ne­ fesi'nden çıkan kelimelerin özeti olduğundan her yönden gayrı 5 Burada ve kitabın diğer bölümlerinde yaptığım açıklamaya şu şekilde bir karşı görüş ileri sürülebilir: Eğer Allah tam olarak "bilinemez" ise, bu du­ rumda tenzih bilinemezlik perspektifini temsil etmez çünkü tenzih yoluyla Allah'ı negatif kavramlarla "biliriz". Bu doğrudur ve lbn Arabi kesinlikle bu­ nun farkındadır; ama bu hususu bu derece ileri götürmez çünkü karşılaştı­ nlamazlık ve benzerlik arasındaki zıtlık bu söylem için yeterlidir. Çok sayı­ da pasajlarda lbn Arabi Allah'ın Zat'ı yönünden bilenemeyeceği ve tartışıla­ mayacağı gerçeğine değinir. Buna göre geriye tartışabileceğimiz iki görüş ka­ lır: Birinci görüş Allah'ın negatif kavramlarla (olumsuzlamayla) bilineceği­ ni kabul eder. İkincisi ise Allah'ın pozitif kavramlarla (olumlamayla) da bi­ linebileceğini söyler. Örneğin, bkz. SPK, s.l72'de çevirisini verdiğimiz ll 257.22 nolu bölüm. Benzer bir ifadede lbn Arabi karşılaştırılamazlık pers­ pektifini şu şekilde nitelendirir: "Batın ismi Allah'a aittir, bize değil. O'nun benzeri hiçbir şey yoktur (42: 1 1 ) ayetinin bazı belli ve açık anlamları dışın­ da bu hususta ellerimiz boştur. Ancak, karşılaştırılamazhk sıfatlarının Batın ismi ile kesin bağları vardır. Karşılaştırılamazlığın ilanı kayıtlılığın kesin is­ patını gerektirse de, bundan daha fazla bir şey mümkün değildir çünkü bi­ zim istidadımızın sağlayabileceği en son idrak sınırı burasıdır" (III 440 . 1 6) . 41 HAYAL ALEMLERi • WILUAM C CHITTICK değildir; çünkü Nefes, Nefes'in Sahibi'nden ayrı değildir. Başka bir deyişle, alem Hakk'ın zahir olduğu tecelli yeridir. Alem yoluy­ la vücud özelliklerini ve sıfatlarını, yani Allah'ın evrensel ve özel isimlerini, Allah'ın 99 ismini ve ayan-ı sabiteleri sergiler. Bu yüz­ den, Rahman'ın Nefesi görülemez ve varolmayan hakikatleri gö­ rünür ve varlığı olan bir zemine getirir. Allah'ın Zat'ının herşeyden mutlak münezzeh olması sebe­ biyle alem bir yönden Allah'tan gayrıdır. Bir başka yönden, alem­ de Allah'ın isimlerinden ayrı hiçbir şey bulunmadığından alem Allah'tan ayrı değildir. Allah'ın tükenmez, sonsuz kelimeleri Ne­ fes ile aynıdır. Nefes de Rahman'ın kendisidir. Bu yüzden, keli­ meler Rahman'ın aynıdır. Şeyh sürekli olarak aynılık ve ayrılık görüşlerine değinir. Şeyh görüşünü O/O Değil (Hüve la Hüve) ifadesiyle özetler. Alemdeki herşey vücud ile hem aynıdır hem ayrıdır. 010 Değil gerçekliği en iyi şekilde, Şeyh'in hayali kavramıyla anlaşılır. Hayali gerçeklik, diğer iki gerçeklik arasındaki bir ara alanda bulunur ve her ikisinin niteliklerini taşır. Hayali gerçeklik kendisini tanımlayan iki yönle hem aynıdır hem de ayrıdır. Bu se­ beple, hayali bir gerçekliğin, arasında bulunduğu iki gerçeklik ile hem aynılığını hem de onlardan ayrılığını belirtmek zorundayız. Aynaya yansıyan nesne ile ayna arasında bir köprü ya da bir "berzah" gibi davranan aynadaki bir görüntü, hayali gerçeklik için verilen çok yaygın bir örnektir. Aynadaki görüntünün, hem ayna ile aynı hem de aynadan ayrı; veya aynaya yansıyan nesne ve de ayna ile aynı olmadığını kabul etmek zorundayız. Buna benzer bir şekilde rüyalarımız da hayali gerçekliklerdir. Rüyasın­ da babasını gören bir kişi, annesini veya kardeşini değil de baba­ sını görmüştür. Aynı zamanda, gördüğü kendisinden başkası de­ ğildir. Gördüğü hayali gerçeklik, babası ile kendisi arasında bir berzahtır. Rüya imgesi için söylenebilecek en kısa ve öz ifade "010 Değil" ifadesidir. Şeyh hayalin özelliklerini alemdeki üç temel düzeyde bulur. İnsan düzeyinde, hayal iç deneyime şekil verir. Bu, ruh ile beden arasında bir berzahta olan nefs alanıdır. "Hayalin nefsten başka yeri yoktur" (IV 393.11). Kur'an'a göre, (32:9) Allah'ın nefes üf­ lediği ruh ise tüm ilahi sıfatlara yaratılıştan sahip, bölünmeyen ve terkibi olmayan bir gerçekliktir. Bu yüzden ruh yaratılıştan ay-
·
41 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.