"Şeyyâd" kelimesinin lügat mânasına uygun "sıvacı, kireçli bina yapan" demek mi olduğu yahut başka bir mesleğe mi delâlet ettiği tam olarak belli değildir. Ancak "şeyyâd" kelimesinin kökünde "yüksek sesle söylemek, övmek" mânası da bulunduğu için, bu kelime "yüksek sesle manzume okuyan, kıssa anlatan' anlamına da gelmektedir. Şeyyâd Hamza'nın Anadolu'da dolaşıp halka dinî-tasavvufi şiirler söyleyen ve kendilerine belki de "șeyyâd" ismi verilen gezgin dervişler topluluğundan olduğu
sanılmaktadır. Hem aruz hem de hece vezniyle yazılmış şiirleri vardır.
Şiirlerini mesnevî, kaside ve gazel nazım șekillerinin yanında dörtliükle de
yazmıştır. Șiirlerini dinî-tasavvufî düşünceyle yazan Şeyyâd Hamza'nın
iki tane din dışı gazelinin bulunması, onun dinî-tasavvufî tarafının yanında
dünyevî boyutunun olduğunun da kanıtıdır.