Alman profesör Klapprothun Irana gitmesi ve orda kaybolması üzerine bölgeye giden gazeteci Eigenbrod şans eseri profesörün günlüğüne ulaşır. Günlükte profesörün bir zaman yolculuğu yaptığı ve Hallacın hikayesini oğlu Hamidin dilinden anlatılıyor. Okurken dönemin ilişkilerini sufiliğin kişiler için anlamını maniheizm hinduizm ve zerdüştlüğe dair bilgiler ediniyorsunuz. Ilgimi çeken şey ise kitaptaki bir Türk karakterin adının Atsız olmadıydı neyden esinlenerek bu ad verilmiş doğrusu merak ettim ve etkilendim. Roman tadında biyografi okumak isterseniz tavsiye ederim.