Gönderi

"Suyun Canı Vardır!"
Su ve ağaç... Dünyanın en güzeli ve en kutsalı bunlar değil miydi? Su ve ağaç üzerine şehzadelik döneminde neler duymamıştı ki... Atalar, babalar demezler miydi "Suyun canı vardır" diye... Bununla ilgili çarpıcı hikâyeler anlatmazlar mıydı? Suyu kirletmenin günah olduğunu... Saygı gösterilmeyen suyun küsüp başka yere gideceğini... Kendi sultan dedeleri de tarih boyunca suyun canından güç almak çabasında olmamışlar mıydı? O yüzden Haremin her odasına bir çeşme koydurmamışlar mıydı? Kendisi de bunu böyle bilmiyor muydu? Tarrah Kapıdağlı'dan bu resmi isterken aslında ağaçtaki ve sudaki o gücü, o ulu ruhu istemiyor muydu?
Sayfa 14 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
·
25 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.