Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

205 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Sınır Boylarında
Sınır BoylarındaMustafa Kızılkaya
10/10 · 1 okunma
·
2 görüntüleme
Seyit Demir okurunun profil resmi
Değerli büyüğüm,akrabam,tercüman,şair ve yazar Mustafa Kızılkaya’nın eseri olan SINIR BOYLARINDA adlı kitabını kendisinden hatır isteyerek inceleme yapıyorum(Bu Yeniceoba ve çevresinde kullanılan bir söylemdir)Bu kitap hakkında yazacağım tek şey;kesinlikle okumalısınız sizi sürükleyip alıp götürüyor olayların geçtiği yerlere.Tek kelime ile mükemmel ve muhteşem bir eser okudum.Büyük bir keyifle okuduğum bu kitabı okurken siz de korkuyorsunuz,üşüyor,düşünüyor ve yaşıyorsunuz.Yazarımız son derece akıcı,merak uyandırıcı bir dil kullanmış,tüm sıcaklığı ile tüm samimiyetiyle kaleme almış.Aynı toprakların aynı coğrafyanın insanı olmak kitabı daha keyifli kıldı benim için. unutulmayacak bir umut yolculuğunu okudum. Herkese keyifli okumalar dilerim. Okuyun Okutun Saygılar Seyit Demir SINIR BOYLARINDA Bir mültecinin başından geçen olayların hikayesi.Uzun bir yol,tehlikeli bir yol,yol boyunca çıkan engeller,sorunlar var bu hikayede: Mustafa kıvırcık saçlı,uzun boylu,güçlü ve yakışıklı bir Anadolu genci.Ailesine,eşine,kardeşlerine ve yeni doğan kızına daha güzel ve daha iyi bir yaşam kurabilmek,orada onlara daha güzel bir gelecek hazırlamak için hayalini kurduğu Avrupa’ya gitmek ister.Çok sevdiği doğup büyüdüğü köy olan Yeniceoba’yı,memleketini bırakıp bir bilinmezliğe sürüklenen zor bir yolculuk başlayacak onun için. Mahsuni Şerif’in “dom dom kurşunu”adlı güzel türküsünü dinleyen ve o türkünün hikayesini bilmeyen yoktur aranızda. Kitabın karakteri Mustafa bu türküyü çok sever,çünkü arabayla beraber yolculuk yaptığı insanlar onu gurbet yollarında terkederler,üstelik bunlar tanıdık ve akrabalar.Mustafa hançer yarası gibi bir darbe almış bu olay üzerine.Öfkeli ve yalnız hisseder kendini.Yolculuğuna yalnız devam eder.Gittiği her ülkeye henüz adımını atmadan sadece ülke sınırlarına gelmişken ülkenin yetkili insanları tarafından istenmediğini,kabul görmediğini hissetmek.Ama yine de yılmamak,yolun sonuna ulaşmak tek hedef,tek amaç, Mülteci olmanın her türlü zorluğu çeker. Sınırlarda vahşi doğanın,yırtıcı hayvanların,karanlık ormanların,polis korkusunun,köpek havlamaları,gümrük kapıları,tutuklanma korkusu,mülteci kamplarını,rüşvet alan memurların,çetelerin,şebekelerin ve insan tacirlerinin olduğu tehlikeli yollar var.Hüzün vardır,gözyaşı vardır,ayrılık vardır belki ölüm vardır.Avrupa’nın farklı şehirlerini Maribor,Ljubljana,Nice,Paris,Venedik,Milano,Kopenhag’ı ve daha bir sürü şehirleri,ülkeleri merak ediyorsanız.Tren,gemi,tramvay yolculuğuna hazırsanız.Avrupa’da yaşayan insanlarımızın ne zor şartlarda çalışıldığını,ezildiğini,yaşadıklarını anlamak istiyorsanız.Dil bilmemenin,kendini ifade edememenin zorluklarını.Kaçarken yönünü kaybetmenin ne olduğunu.Kahramanımız Mustafa’nın iç konuşmalarını,Kepir Mevkini,Konya Ovasını,Osman amcanın oğlunu uğurlarken yüz ifadesini,gözyaşlarını.Elmas ananın”Kendine iyi bak,bizi unutma oğlum”diyen o veda sözlerini,ana yüreği sonuçta.Basel’de yazın dondurma satan,kışın kestane satarak çalışan Mustafa’nın hayat hikayesini merak ediyorsanız buyurun okuyalım bu güzel romanı.Mustafa gençtir,güçlüdür çalışmaktan korktuğu yoktu,ama ya o burnunda tüttüğü çok sevdiği eşi Zeliha,dünyalar güzeli küçük kızı Rojda,anasının,babasının hasretini gözler önüne seriyor.Yoksulluğun,çaresizliğin,Tirol Dağlarındaki soğuk havasına karşı,asla vazgeçmeyen mücadelesi ile Mustafa’yı ben çok sevdim,eminim sizde seveceksiniz.Kahramanımız bir gurbetçi,bir mülteci ve bir kaçak olsa da köyünden,ailesinden,yaşadığı ülkeden ,kendisinden ve içinden bir şeyler bulacağınız muazzam güzel bir eserdir. Kitapta dikkat edici bir kısımda insanlarımızın terk ettikleri ülkelerine olan özlemlerinin hiç bitmemesi,sevdiklerine duyulan özlem,kendi gelenek ve kültürlerini yaşatmak için çabalamaları.Avrupa’da karşılaştığı Yeniceoba’lı çocukluk arkadaşları,akrabaları ona kapılarını açarlar,büyük bir misafirperverlikle karşılarlar onu,evlerinde misafir ederler,sınırı geçmesine yardımcı olurlar.Anadolu’dan gurbete umudu,özlemi,hasreti taşırlar. Mustafa’nın yaşadıklarına,hatalarına,yaşamına yoldaş olmak benim için çok keyifli bir yolculuk oldu. Değerli yazarımız Mustafa Kızılkaya’ya teşekkürler! KİTAPTAN ALINTILAR “Kendine iyi bak,bizi unutma”dedi ama sarışın yanaklarından süzülen yaşları gördüm.Ana yüreğinin ne kadar yufka olduğunu en iyi o anda anlamıştım.” “Eşim o sırada kendi odamıza ikimiz için kahvaltı hazırlamıştı.Yufkadan yaptığı dürümü bana uzattı,bir kaç lokma yedikten sonra ona geri verdim.Yarım kalan dürümü koynuna sakladı.Ne incelikti bu.” “Gözüm sol elimin güneş görmemiş ikinci parmağına ilişti.Sattığım ve eşimin ilk ve tek armağanı olan yüzüğün iziydi bu.” “Bir tarafım dilsiz,öbür tarafım kaçak.” “Orman benim misafirliğe alıştı ben de ormana.” “Herkesten hatır istedim,sırt çantamla kamp yerinden ayrıldım.” “Umuda doğru koşan ben,ama umut görünürlerde yok.” “Burada da çilekeş insanlar var,her dağın kendine göre bir dumanı varmış.” “Nerede bir mülteci görsem ben o’yum işte.” “Sınırın bu tarafı cenk,karşı yanı umut demiş vurmuşum kendimi yollara.”
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.