Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

622 syf.
·
Puan vermedi
“Ya şimdi ya hiçbir zaman!” Sizde her zaman her konuda “hallederiz ya” diyenlerden misiniz? O zaman bu kitabı okumalısınız. Önsözde dediği gibi “Bu kitapta önemli olan Oblomov değil, Oblomovluktur”. Bilinçli bir tembellik hali diyebiliriz. Hayatımızda hep bir kararlar alırız. Bazen erteleriz hatta öyle bir erteleriz ki aylar geçer, yıllar geçer. O kararları uygulayamadan ömür biter. İşte bu kitap bize böyle birinin hayatını anlatıyor. Bazen durgunlaşırız. Vaktin geçmesini isteriz, hızlı hızlı geçmesini... Sürekli uyuruz, kalkarız ama uykumuz vardır hep. Bazen depresyon deriz, bazen dünyanın sırlarına vakıf olduğumuzu düşünür, çabalamaya ne gerek var der dururuz. İşte öyle bir karakterimiz var bu kitapta. Gonçarov denildiği gibi Oblomovluk üzerinden çağımızın toplumsal hastalığını anlatıyor. Bunu anlatırken tek bir karakter üzerinden gitmiyor. İlya İlyiç Oblomov’un miskinliğine karşıt çalışkan, ertelemeyen karakterimiz Ştolts var. Efendisi gibi tembel olan Zahar’a karşılık Anisya var. Agafya Pşenitsina var. Araya biraz aşk katmak, hali hazırda yaşanılan düzeni sarsmak için, sorgulamalar için Olga var. Tarantyev ve İvan Matveyeviç gibi ucuz yoldan zengin olmaya çalışan bunun içinde her türlü oyuna başvuran karaktersiz karakterlerimiz var. Yazarımız kendine has özellikleri olan karakterler yaratmış. Kitabımız da neredeyse 200 sayfa boyunca aynı odada yatağından çıkmayan miskin Oblomov’u görüyoruz. Yataktakn çıkıp sandalyeye gitmesi bile 50 60 sayfa sürüyor. Ştolts’un gelmesiyle birlikte hikayemiz hareketleniyor. Oblomov’u ayağa kaldırmaya çalışıyor olmuyor. Olga ile tanıştırıp gidiyor. Sonra Oblomov ve Olga ile başlayan aşk tembel karakterimizde birtakım değişikliklere itmiş olsa da bir insan yedisinde neyse yetmişinde odur sözüne istinaden aynı yerinde saymaya devam ediyor. Ayrılık giriyor. Sonra ev sahibesi Agafya ile olaylar farklı boyuta taşınırken, Olga ve Ştolts ikilisinden de ayrı bir hikâye çıkıyor. Sonuç ne derseniz yitip giden, kendine yazık eden bir oblomov. Oblomov’u böyle tembel, miskin diye anlattık. Sevilecek hiç mi iyi bir şeyi yok derseniz hayır var derim. Kitapta Ştolts “Onda sevdiğin şey zekâdan daha değerli bir şeydi; onun dürüstlüğünü, vefalı yüreğini sevdin.” diyor. Kıskançlık gibi duyguları bile yok. Etliye sütlüye karışmayan bir karakter. Oblomov dürüst, iyi niyetli bir karakter. Bu sayede tam zıttı olan Stolts tarafından, Olga tarafından değer görmüştü. Onun planları vardır. Hayalleri vardır. Fakat cesareti yoktu. O tembelliği, yiyip içip yatmayı seçti. Onun için ayakkabı giymek bile bir işti. Kitapta bazı dikkatimi çeken şeyler de vardı. Türklerden birkaç defa bahsediliyor, Mehmet Ali Paşa diye birinden, Konstantinapol, Mekke kahvesi, Havana purosu, Genç Werther, Don Juan, gibi farklı kültürlerden, eserlerden, karakterlerden şeylerden bahsedilmiş. Bir yerde dinlere yapılan gönderme de dikkatimi çekti. Rüyasında oblomovkadan bahsederken Tanrı Mısıra gönderdiği musibetlerden göndermedi denilen kısım. Kitabımız oldukça güzel diyaloglara, alıntılara yer veriyor. Akıcı değil, en azından ilk başlarda… Sonraları biraz daha heyecanlı gidiyor. Belki de ben Oblomovluk hastalığına tutuldum. Elimde aylarca süründü gitti. Başladım. Sonra işler girdi. Erteledim durdum. Yazar karakterin ruh halini okuyucuya o kadar iyi yansıtmış ki kendimi öyle uykusuz, tembel hissettim. Yapacak çok şey var ama elim hiçbir işe gitmiyor. O yüzdende okumak uzun zamanımı aldı.
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,1bin okunma
·
42 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.