Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Eğer kurye zamanında gelirse 28 Eylül Çarşamba günü eşyalarla götüreceğim günlüğü kapatmadan önce mevcut üç önemli olaydan söz edeceğim. 1. Ankara'ya gelişimizden birkaç gün önce, bir grup komünist, Tokatlıyan Hotel'in tam bitişiğindeki bir odaya yerleşerek bomba ve silah depo etmişlerdi. Maksatlarının Gazi'nin bu oteli bir ziyareti sırasında ona suikast yapmak olduğu açıktı. Polis baskın yaptı ve üçünü yaylım ateşiyle öldürdü. Öldürülemeyen grup üyeleri tutuklandı ve şu an yoğun bir soruşturma yürütülüyor. Üçüncü Enternasyonel'le bağlantılarını kanıtlayan kitapçıkların bulunmasıyla bunların, Rusya'nın finanse ettiği Ermeniler olduğu açıkça ortaya çıktı. Bunların New York'taki Ermeni gruplarıyla da bağlantılarının olup olmadığını merak ediyorum. "Altınyan Çetesi" olarak biliniyorlar. Şüphesiz gazeteler, onların gerçek amaçlarını örtbas edip niyetlerinin büyük hasılatı ele geçirmek amacıyla Yıldız Kiosk Kumarhanesi'ni soymak olduğunu belirttiler. 2. Yıldız Kiosk Kumarhanesi bütün yaz açıktı ve bakara (bir kumar oyunu), trente-et-quarante ve diğer kumar masaları üst kademeden Türk memurları, diplomatlar ve diğerleri tarafından sık sık ziyaret edilmekteydi. Biz gelmeden kısa bir süre önce Kumarhane'ye baskın yapıldı ve müdürü Serra tutuklandı; orada bulunan diğer bütün kişiler mahkemeye çağrıldı, İran Büyükelçiliği Müsteşarı ve İtalyan Büyükelçiliğinden üst düzey bir memur da dahil olmak üzere. Baskının iddia edilen nedeni kumarhanenin Türk memurlarını kabul etmeyeceğine dair verdiği sözü yerine getirmemiş olmasıydı. Fakat Türk.memurlar orada sık sık oyunlar oynamaktalar ve sanırım Gazi bunu reform programına aykırı buldu, akıllıca bir karar. Serra'nın geçen yıl 500.000 Dolar kazandığı fakat gelecek faturalar için yüklü ödünç kredi aldığı ve belki mali olarak iflas edeceği söyleniyor. 3. Nüfuzlu bir aileden gelen bir Türk, bir Musevi kızına aşık olmuş. Kızın istememesine rağmen birkaç ay onun peşine düşüp izlemiş. Yakınlarda onun bir başka adamla nişanlandığını duymuş; tam bizim Elçiliğimizin aşağısında ana caddede ona rastlamış ve bıçakla öldürmüş. Türk'ü cezadan kurtarmak için akli dengesinin yerinde olmadığı bildirilerek hemen gerekli önlemler alınmış ve bir akıl hastanesine gönderilmiş. Kızın cenazesinde, bazı Museviler Adli Makamlara karşı bir gösteri yapmışlar ve tutuklanmışlar. Pardo adında başka bir ünlü musevi İsmet Paşa'ya "katile karşı adalet" isteyen bir mektup yazmış. Pardo, bundan kısa bir süre sonra tutuklanmış. Biz geldiğimizde gazeteler onunla ilgili haberlerle doluydu. İsmet Paşa, dairesinde ele alındıktan sonra doğrudan Adalet Bakanlığına gönderilmiş olan Pardo'nun mektubunu hiç görmemiş olduğunu belirten adlî makamlara yazmış olduğu bir mektubu yayımladı, ve şunları ekledi: Pardo'yu yıllar öncesinden Ordu Eğitim Okulu'nda Fransızca öğrettiği zamandan beri tanıdığını ve onun saygıdeğer bir kişi olduğunu, hata yapmayacağını söylemeyi istediğini belirtti. Bu mektubun sonucunda Pardo duruşmasında suçsuz bulundu ve şimdi diğer musevilerin de suçsuz olduğu bildirildi. İsmet Paşa, bu âdil davranışından dolayı büyük takdir topladı ve böylece bir ara adlî makamlarda görülen sert musevi karşıtı önlemler devletin muhteşem bağışlayıcılığını ifade eden yüksek sesli haykırışlarla son buldu. Fakat bu ara katil duruşmada değildi. Bir şey daha; bu günlükte şüphesiz sık sık Türk devletini eleştireceğim, aynı ABD'de kendi devletimi eleştirdiğim gibi. Her devlet hatalar yapar ya da âdil olmayan kararlardan suçlanır. Genel olarak diğer ülkelerin kuşaklarının başaracağına inanabileceği gelişmeleri ve kökten değişiklikleri yapmaya ve birkaç yılda ülkesini düşmanlardan temizlemeye çalışan Türk devletinin karşılaştığı büyük sorunlarla uğraşan yeni kurulmuş bir devletin, uzun süre önce kurulmuş olan bir devletten daha fazla hata yapması normal. Bu nedenle benim eleştirilerim hep bu düşünce akılda tutularak yapılacaktır. Türk devletinin daha şimdiden elde ettiği başarıya, nerdeyse üstesinden gelinemez bir sorunu ele alış biçimine, tahmin edilenin aksine bu sorunu çözmeye potansiyel olarak yeterli olduğunu göstermesine büyük hayranlık duyuyorum. Bazı kararlar ve önlemler sabırsızlanmama ve öfkelenmeme neden olsa da, onun kaderindeki diğer gelişmeleri izleyerek daha büyük amaçlarında Türkiye'nin yanında olacağım. İç güçler her yöne çekilmesine açıkça fırsat vereceğinden, başarılı olabilmesi için yoğun bir milliyetçilik gerekli. Bugün, Türkiye'nin durumundaki herhangi bir ülkenin hayatta kalmayı ümit edebileceğinden şüpheliyim. Bu yüzden bizim çıkarlarımızla çatışmadığı sürece onun aşırı milliyetçi düşünce tarzına karşı sabırlı olmalıyız ve eleştirilerimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin daha büyük amaçlarını gerçekleştirebilmesi için samimi bir saygı çerçevesinde yumuşatılmalıdır... Joseph C. Grew Atatürk ve Yeni Türkiye adlı kitabından
·
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.