Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

461 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
59 günde okudu
Yüreğini kolla, ölmeden çürüyorsun.
Daha önce yarım bıraktığım bu kitabın ikinci defa elime alıp son sayfasını kapattığımda anladım neden Nobel Edebiyat Ödülü aldığını. Yüzyıllık Yalnızlık, ödül aldığı için değil toplumsal gerçekliğin büyülü bir kalemle yazılarak yarattığı çok katmanlı evreni edebi bir hazla buluşturduğu için okunmalı bence. Gabriel Garcia Marquez’in ‘Kırmızı Pazartesi ‘ kitabında konu basit ve odaklı, anlatım güçlüydü. Yüzyıllık Yalnızlık kitabında ise konuya asla basit diyemem çünkü koca bir ‘Buendia’ ailesinin yüzyıllık geçmişinin nesiller arası anlatımı var önümüzde. Kaldı ki bu kadar uzun soluklu bir roman yalnızca bir ailenin yaşantısını anlatıyor olamazdı zaten. Kitapta sözü edilen Buendia ailesinin tüm karakterleriyle birlikte yazarın doğduğu ‘Aracataca’ kasabasındaki toplumun , ruhsal durumlarıyla , görüşleriyle, tavır, tutum, davranış ve yaşantılarıyla bir yansıması olduğunu düşünüyorum. Bu düşüncemin desteği yazarın arka kapak yazısındaki ‘… kitabımda gerçekliğe dayanmayan tek cümle bulamazsınız ‘ ifadesi diyebilirim. Tüm hikaye Jose Arcadio Buendia’nın simya tutkusuyla başlıyor kitapta. Evinde küçük bir laboratuvar kurup eşyayı altına çevirebilmenin yollarını arıyor. Ona bu fikri aşılayan ‘Çingene Melquiades’ kitabın ilk sayfasından son sayfasına kadar önemli bir karakter olarak çıkıyor karşımıza.(karaktere değinilen yerler az olsa dahi) Hikayenin geçtiği yer ise ‘Macondo’ . Yazar bu ütopik köyü ilk sayfalarda o kadar temiz ve saf bir yer olarak tasvir ediyor ki eşyaların adı konulmamış , mezarlık dahi yok çünkü orda ölüm bile henüz gerçekleşmemiş. Tabi hiçbir şeyin uzun süre saf kalamayacağı gibi Macondo da tarihinde kanlı ölümler, savaşlar, ihanetler görerek kirleniyor ve buna okur olarak şahitlik ediyoruz. Macondo halkının acıları muz şirketlerinin(chiquita) bölgeye gelerek orayı sömürgesiyle başlıyor. Ve grevler, kargaşalar, iç savaş ve katliamla devam ediyor. Yazar kitabı öyle bir üslupla yazmış ki , şu küçücük Macondo köyünde insanlığa dair ne varsa okuyormuşum gibi hissettim. Ve bunu yaparken sarsıcı ama hızla hemen hepsini aktarmaya çalışıyormuş gibi bize. Saflık, azim, çalışkanlık( Ursula ve Santa Sofia de la Piedad hayranlık duyduğum güçlü kadın karakterler) , umut, inanç, kıskançlık( Rebeca ve Amaranta ), acı , özlem , tutku, aşk ve birçoğu daha. Ayrıca kitabın büyülü gerçeklik unsurları ilgiyle okuduğum kısımlardı.Toprak yiyen Rebecca, Güzel Remedios’un çarşafla göğe yükselişi, dev kırmızı karıncalar, sarı kelebekler, ziyarete gelen ölüler, yıllarca aralıksız yağan yağmurlar, domuz kuyruklu çocuklar.. hepsi bir masalı andırsa da , toplumun yaşadığı acıların keskinliği bunun fantastik bir hikaye olmasına izin vermiyor. Yüzyıllık Yalnızlık bir ‘okudumbitti’ kitabı olmaktan çok uzak. Zaten zor okunuyor olmasının sebebi birbirine benzer adda çok karakterin yer alması. Ben kendimi yazarın anlatım akışına kaptırarak ilerlemeyi tercih ettim. Eğer direnç gösterseydim anlamakta güçlük çektiğim noktalar ilerlememe engel olurdu. Özetle yazarın kazanmak için yazdığı bu kitap Kolombiya ‘da kazanılan en büyük eser oluyor. Yazıldıktan 15 yıl sonra (1982) Nobel Edebiyat Ödülünü alıyor. Yazar 2014 yılında öldüğünde Kolombiya ‘da üç gün yas ilan ediliyor. Kısaca kitap sevilsin sevilmesin, müthiş bir sabır ve emeğin ürünü. ‘Soyun atası ağaca bağlanır, sonuncusunu da karıncalar yer.’
Yüzyıllık Yalnızlık
Yüzyıllık YalnızlıkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202036,4bin okunma
··
788 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.