Gönderi

Fakat düşüncemizin bu sınırsız özgürlüğe sahip görünmesine karşın, daha yakından incelendiğinde aslında çok dar sınırlara hapsolmuş olduğunu ve zihnin tüm bu yaratıcı gücünün, duyumların ve deneyimin bize sağladığı malzemeleri birleştirme, dönüştürme, artırma ya da azaltma yetisin- den daha fazlası olmadığını görürüz. Bir altın dağ düşündüğümüzde, eskiden aşina olduğumuz iki tutarlı fikri (altın ve dağ) birleştirmekten başka bir şey yapmayız. Faziletli bir at tasavvur edebiliriz; çünkü kendi hislerimizden hareketle bir fazilet düşünebiliriz; ardından bunu aşina olduğumuz bir hayvan olan at figürüyle ve şekliyle birleştirebiliriz. Kısacası, tüm düşünce malzemeleri ya dış ya da iç duygulardan türer: Bunların karışımı ve bileşimi sadece zihne ve istence aittir. Yahut meramımı felsefi bir dille ifade etmem gerekirse, tüm fikirlerimiz veya daha güçsüz algılarımız izlenimlerimizin ya da daha canlı algılarımızın taklitleridir.
··
167 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.