Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

1876 yılı, her bakımdan ilginç ve önemli bir yıl olmuştur. 1876 yılının başında Abdülaziz tahtta oturuyordu; yılın ortalarında V. Murat, yılın sonunda ise II. Abdülhamit tahtta oturuyordu. Bir yıl içinde tam üç padişah görev yapmıştır. Bu da devletin itibarı ve siyasi istikrar açısından olumsuz bir durumdur... Yine 1876 Meşrutiyet'in ilan edildiği önemli bir yıldır. 1876'nın başında "mutlak monarşi” olarak nitelenen rejim, 1876'nın sonunda “anayasal monarşi” (meşruti monarşi) olmuştur. Aslında meşruti (sınırlanmış) monarşiden önceki rejim de mutlak monarşi değildi. Padişahı sınırlayan şer'î hukuk ve örfî hukuk vardı. Özellikle şer'î hukuk, değiştirilemez bir anayasa hükmündeydi. Dolayısıyla bir önceki rejimi de dini bir nevi meşruti monarşi olarak niteleyebiliriz. Konu üzerinde özel araştırma yapan Şentop'un tespitine göre, İslam hukukundan kaynaklanan, hükümdarı yasama ve yürütme alanlarında sınırlayan esaslar, Osmanlı'da “mutlak iktidar” anlayışına yol açmamıştır. Buradan hareketle, Osmanlı Devleti'nde “dini esaslara dayalı ama teokratik olmayan bir "sınırlı iktidar” anlayışının geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca padişah fiilen de sınırlanıyordu. Klasik dönemde padişah, taşrada yerel güçler tarafından, merkezde ise Yeniçeriler ve ulema sınıfı tarafından sınırlanıyordu. Modern dönemde de bürokrasi, ordu ve aydınlar, iktidarı fiilen sınırlayan unsurlardı... Dolayısıyla Osmanlı, hiçbir dönemde mutlak bir monarşi olmamıştır...
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.