Balzac kadınları çok iyi analiz ediyor. Bunu Otuzunda Kadın'ı okurken çok net hissettirmişti. Peki ya evde kalmış bir kızın hisleri? Daha doğrusu kendisine göre evde kalmış bir kız/Topluma göre evde kalmış bir kız. Balzac'ın yazdığı Matmazel 40lı yaşlarında, zenginliği başına bela olmuş bir ablamız. Bir parça da zekâsı var tabi ama öne çıkan özelliği bu değildi ki o bana göre daha büyük bir sorundur her zaman. Zenginliği hem laneti hem nimeti olacak şekilde işlenmiş. Aynı anda üç kişinin hedefinde olabilecek bir durumdayken nasılda en duygusuz en olmazına yürüdün bilmiyorum Matmazel. Evlenme isteğini kabul ediyorum. Korkularını kabul ediyorum. İnanıp inanmayım fark etmeksizin her hissini anlıyorum. Ama seçtiğin adam yanlış. Kont bile ondan daha doğruydu senin için. Hislerini istediğin gibi kullanmayacağını bildiğin bir evlilik, evlilik miydi? Cık. Seni en çok hangisi sevdi bile diyemiyorum. Acaba seni sevdiler mi? Sen sevdin mi? Sana en çok üzüleceğim konuda bile üzülmedim. "O zaman arzusu, tek bir konu üzerinde toplanan deliliğe yakın bir yoğunluğa ulaştı, çünkü çocuk sahibi olma şansının sonunda tümden yok olacağını anladı. O olağanüstü bilgisizliği içinde her şeyden çok arzu ettiği şey de çocuk sahibi olmaktı." Çocuk sahibi olma isteği baya sıkıntılı bir istek. Bunun için evlenilmez. Biliyorum çok net bir cümle oldu ama bundan adımın Seren olduğu kadar eminim. O seviyeye gelmiş biri herhalde alelade bir çocuk da istemez öyle değil mi? Demek istediğim. Bir şey demek istemiyorumdur belki de bilmiyorum. Sonuç itibariyle Matmazel'in hikâyesi, pardon artık Madam demeliyim, bana göre berbat bitti ama ona göre sonunda evlemişti ya, bekâr kalmaktansa zaten ölmeyi tercih ediyordu, mutlu bitti. Ama. Bazı hisleri asla tatmadan yaşamak bana göre zaten yaşamak değil. O yüzden Matmazel,acı bir olaysın ama gerçeksin...

Evde Kalmış KızHonore de Balzac · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2022566 okunma

·

139 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Seren