Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Türk Devrimindeki karşı-emperyalist ilkenin, soyut ve lafta kalan bir ilke olmadığını, «düşman işgali» gibi son derece somut olaylara dayandığını belirtmeliyim. Kurtuluş Savaşı sırasında çeşitli görevlerde bulunmuş olan Halide Edip, Yunanlıların yaptığı zulmü incelemek ve saptamakla görevli bir komisyonda çalışırken, bir gözlemini şöyle aktarıyor: “Duatepe'nin eteğinde, yirmi beş evli bu küçük köyden yalnız üç ev kalmıştı. Ötekiler yanmıştı. Yunanlılar, Duatepe'den çekilirken, tabii hayvan sürülerini götüremedikleri için, onları da öldürmüşlerdi. Her yerde yığın yığın hayvan leşine rastlıyorduk. O karanlık günün kapattığı kül ve taş yığınları üzerinde bir sürü insan oturmuştu. Erkekler bir şey söylemiyor, kadınlar durmadan hareket ediyor ve çocuklar ağlıyordu. O gün Albay Kenan'la Yakup Kadri benimle beraber gelmişlerdi. Onlar da taş yığınları üzerinde oturdular. Başı kirli bir mendille sarılı, ihtiyar, buruşuk yüzlü bir kadın dişsiz ağzı açıkta, siyah gözleri ölüm acısı içinde, birer pençe gibi uzanan elleriyle omuzumdan yakalamış ağlıyordu : 'Kocamı benim Üzeyir'imi burada diri diri yaktılar!' Köylüler başları önlerinde, susuyorlardı. Sadece bir ihtiyar adam bu sahneyi merakla ve başını sallayarak seyrediyordu. Ben, meseleyi bu ihtiyardan dinlemek istedim. Kadının pençesinden güç bela omuzumu kurtararak: 'İnsanları burada diri diri yaktılar mı' diye sordum. Sakin bir sesle, 'Öyle galiba' dedi. Anlaşıldığına göre, Duatepe saldırısı başlamadan önce, Yunanlılar köylüleri götürmüş, angaryaya koşmuşlar. Giden adamlar hiç geri dönmemiş. Yunanlıların genel olarak çekilmesinde, erkekler döndükleri zaman, kadınları evlerinin külleri üzerinde bulmuşlar. Çocukların bazıları açlıktan ölmüş, kadınların karşılaştığı eyleme gelince, ondan hiç söz etmiyorlardı. Yerde dört çukurun içinde küller, küllerin arasında yanmış kemikler ve parça parça asker esvapları, bazen de üzerinde Türkçe yazıları bulunan yanmış kağıt parçaları buluyorduk. İşte, Üzeyir'in karısı, kocasının burada olduğunu söylüyordu.” Asım Us da, Fransızların bile, Yunanlıların evlere gaz döküp yaktıklarına tanık olduklarını, yalnız Kütahya'daki soygunculuğun o günün parası ile 20 milyon civarında olduğunu yazıyor. Bu olayları tüm ülkesinde yaşamış bir toplum, Kemalist ideolojinin «tam bağımsızlık» ilkesinin somut görünümü olan «karşı-emperyalizm» i nasıl unutabilir?
Sayfa 462Kitabı okudu
·
75 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.