Gönderi

Cepheye mühimmat taşırken donan şehit Şerife Bacı.
1973 Kastamonu İl Yıllığı’nda “Kışla Önünde Donan Kahraman Türk Anası” başlığıyla verilen yazıda fedakâr bir Türk kadını olan Kastamonulu Şerife Bacı’nın öyküsü şöyle anlatılmaktadır: 1921-1922 yılında kış erken gelmişti. Kar ve soğuk yolculuğu zorlaştırıyordu. Birçok yol kapanmıştı. Bu günlerde İnebolu’ya cephaneye giden taşıt kolları gündüzleri yola devam ediyor, geceleri ise en yakın hanlara sığınıyorlardı. Aynı yılın aralık ayında böyle fırtınalı ve tipili bir gecede, kara fırtınaya rağmen bir cephane taşıt kolu durmadan Kastamonu’ya doğru yol alıyordu. Bu gruba ait cephane yüklü bir kağnı kışlanın önüne kadar gelmiş ve orada kalmıştı. Sabahın erken saatlerinde bu hazin manzarayı görenler en kısa zamanda ilgililere haber ulaştırmışlar; bunun üzerine Menzil Mıntıka Müfettişi Osman Bey derhâl Devrekanili Cemil ile Beşiktaşlı Rıfat Çavuşları görevlendirerek olay yerine göndermiştir. Hava çok soğuktu. Görevliler olay yerine vardıklarında kağnı arabası ile arabaya koşulu öküzleri geviş getirirken gördüler. Arabanın üzerindeki cephanenin üzeri yorganla örtülü idi. Genç bir kadın, kolları ile arabayı kucaklar gibi abanmış vaziyette duruyordu. Övendiresi elinde, donarak ölmüş bu kahramanın üzerini kar kaplamıştı. Bu değişik manzara karşısında gözleri yaşaran görevliler, şehidin üzerindeki karları süpürerek düzgün bir şekilde arabaya yatırmak istediler. Fakat bu kımıldamalar sırasında yorganın altından acı bir çığlık duyunca şaşkına döndüler. Yorganı kaldırdıklarında, otlara sarılı top mermilerinin arasında çullarla kundaklanmış bir kız çocuğunu hayretle gördüler. Çocuk mermilerin arasında yorganın altında o ana kadar mışıl mışıl uyumuş ve donmaktan kurtulmuştu. Çavuşlar kahraman şehit anayı ve yavrusunu araba ile fırkanın önüne kadar getirdiler. Osman Bey ve yanındakiler bir dakika saygı duruşunda bulundular. Osman Bey, bu hazin tablo karşısında gözleri yaşararak: “Türk kadını dünyada emsali bulunmayan kahraman bir anadır. Öyle bir anadır ki, tarihte nice kahramanlar, cihangirler doğurmuştur. Arkadaşlar… Millî Mücadele’yi kazanacağımızın en büyük misali işte önümüzde biri ölü, biri diri yatıyor” diyebilmiş ve üzüntüsünden daha fazla konuşamamıştır. Kastamonu muhitini iyi bilen Cemil Çavuş, ananın hüviyetini tespit etmekle görevlendirilmiştir. Şehidin alaca önlüğünden ve başındaki benli çarından (başörtüsünden) köyünü keşfederek hanları dolaşmış ve Seydilerli köylülerini bularak getirmiş, göstermiştir. Onlar da tanımışlar ve ağlayarak şehit ana ile yavrusunu köylerine götürmüşlerdir. Cephede sırtında bebeğiyle cephane ve erzak taşıyan fedakâr Türk kadınını gören Franklin Bouillon, Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Tengirşek’e: “… Evvela size şunu haber vereyim. Siz bu muharebede mutlaka muvaffak olacaksınız. Her ne zaman bir millet böyle genci, ihtiyarı, çoluğu çocuğu ile bir işe sarılırsa onu mutlaka başarır. Geçtiğim yerlerde gördüklerim bunu anlatıyor…” diyerek onun hakkını teslim etmiştir.
·
61 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.