Gönderi

296 syf.
·
Puan vermedi
Kitabın başında, birkaç kitap ve bir çocukla beraber ıssız bir adaya sığındığını söyleyen anlatıcı karşılıyor bizi. Burada yaşamaya başladıktan sonra “Belleğin demir zincirini halka halka geriye doğru izleyerek… bizi kendisine bitki örtüsü yapmış, ruhumuza, kendimizin sandığımız çatışmalarını ekmiş olan kent” dediği İskenderiye’ye dönüyor zihninde. Orada yaşadığı süre içinde kurduğu arkadaşlıklardan, Justine, Nessim, Balthazar, Clea, Pursewarden ve hayatının kesiştiği kişilerden bahsediyor bize. Oradaki aşklarından, arkadaşlarının aşklarından bahsediyor. Karakterlerin hepsini tek yöne olmayan, ileri geri sıçramalı bir zaman akışı içinde yavaş yavaş tanıtıyor bize. Kitapta arkadaşlıklar ve kişiler kadar İskenderiye de ruhuyla, kişiliğiyle, fiziksel özellikleriyle bir karakter olarak yer alıyor. Yüzyıllardır burada hüküm sürmüş çeşitli devletlerin etkisiyle çeşit çeşit, renk renk, farklı dinler ve dillerden insanların yaşadığı karnaval gibi bir kent İskenderiye. Karakterlerin peşinde sokak sokak gezerken sıcak, nemli deniz rüzgarını tenimde hissederek şehri tanıdığım, kimi zaman yakıcı çöl kumlarında, kimi zaman sahilde vakit geçirdiğim bütün şehri karış karış dolaştığım harika bir okumaydı Justine. Durrell’in anlatımı öyle güzel ki kimse beni yaz mevsiminin ilk ayını İskenderiye’de geçirmediğime ikna edemez. Serinin sonraki kitaplarında daha farklı şeyler de konuşacağız ama değişmeyen şey bu anlatım olacak.
Justine
JustineLawrence Durrell · Can Yayınları · 2022569 okunma
·
149 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.