Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

298 syf.
10/10 puan verdi
·
12 saatte okudu
KIZILA BOYANAN HAYATLAR-ALDATMACA
Merhabalar Sevgili Kitap Dostları Bugün sizlere esrarengiz bir anlatım üslubuna hakim, mitolojik, bilimsel ve dini konuların perçinleşip bütünleşmiş olduğu, kadınların devasa gücünün anlatıldığı
Kızıla Boyanan Hayatlar
Kızıla Boyanan Hayatlar
adlı roman türünde yazılmış harika bir kitap yorumuyla geldim... Hepiniz daha önce Lilith'i duymuşsunuzdur. Lilith  kusursuz olarak yaratılan ilk kadın. Erkek egemenliğini kabul etmeyip isyan eden o nedenle de Tanrı'nın huzurundan kovduğu kızıl saçlı kadın... Lilith' in musallatlarla birlikte oluşundan doğan çocuklar bir bir Kara Kont adındaki bir büyücünün himayesine girmeye başlamışlar. Lilith'in yanında ona sadık kalan Arte ile Gamon adında yalnızca iki musallat kalmıştır. Bu durumu kabullenmek istemeyip çocuklarını kurtarmak isteyen Lilith Tanrıdan özür dileyip bir şans daha istemek için Tanrı'nın huzuruna çıkmak istemiş,Tanrı Lilith'i huzuruna kabul etti. Lilith, Tanrı' ya :“Bana yeni bir vücut ver.”dedi titreyen sesiyle. Lilith, İyi ile kötünün, doğru ile yanlışın, şeytan ile Tanrı'nın kesişme noktasıydı. Tüm bu zıtlıklar arasında ince bir çizgi vardı ve Kara Kont'u alt edecek güçle dönerse, bu savaş sonrası dünya için bir başka felakete dönüşebilirdi. İşte tam da bu yüzden Yüce Tanrı Lilith'in isteğini geri çevirip melekleri Rafael ile Nujin'i çağırır. Nujin, Tanrı'nın emriyle heybesinden en özel ruhu çıkarır ve çocuğun bedenine üfler. Çocuk, Tanrı' nın sahaya sürdüğü yeni bir oyuncu olarak modern dünyanın en gözde çiftlerinden biri olan Odegard'ların genç ve güzel üyesi olan Anne Karin'in rahminde yerini alır. Doğumu, tüm dünyayı sarsacak sansasyonel bir olay ile gerçekleşecek ve tüm hayatını, Lilith'in kutsal amacını gerçekleştirmek için feda edecekti. Tanrı, ona öyle bir irade verecekti ki sahip olduğu gücü hiçbir zaman kötü emelleri için kullanmayacaktı. Tanrı, Rafael'i cennet bahçesindeki kutsal ağaçtan kopardığı kırmızı elma ile dünyaya gönderir. Kırmızı elma çok önemliydi. Rafael, çocuğa yakın duracak ve kırmızı elmanın çocuğa yedirilmesinden sorumlu olacaktı. Âdem ve soyuna yasaklanmış olan kırmızı elma, çocuğa altın tepside sunulacaktı. Çocuk, Tanrı'nın ilminin yine Tanrı'nın istediği ve izin verdiği ölçüde, yeryüzündeki izdüşümü olacaktı. Tanrı, çocuğa destek olmaları için Arte ile Gamon' ada özel güçler vermişti. Gamon'a takımın beyni, bilge kişiliği olma görevini verdi. Tüm evrene, geçmişe ve içinde bulundukları zamana hâkim olacak, herşeyi bilip, görüp çocuğa bildirecekti. Arte, bir ışık huzmesi gibi şekilden şekile girebilen, aynı zamanda flaş gibi patlayabilen ve patladığında bütün dünyayı kör edebilecek güçte özelliklerle donatıldı. Arte sayesinde çocuk istediği zaman görünmez olabilecek veya düşmanlarını bu ışık ile etkisiz hale getirip, devirebilecekti. Bilge musallat Gamon, çocuk daha ana rahmine düşer düşmez planlı tesadüfler zincirini örmeye ve önemli insanların kaderlerine dokunmaya başlar. Birçok başarılı kişinin hayatı yerle bir olacak, kimisi sevdiklerinin kaybı, kimisi varlığı, kimisi ölümü ile çocuğun doğumuna, yücelmesine, ilmini tamamlamasına ve Lilith efsanesini yaşatmasına hizmet edecekti. -Emekli General Andy, Kaçkarlarda kayak yaparken dengesini kaybedip düşer. Kalkmaya çalışırken esrarengiz bir çocuk sesi duyar. Vücudundaki kırıklar sebebiyle kalkamadığını gören çocuk Andy'e bir çubuk uzatır ve kalkmasını sağlar. Ayağa kalkan Andy çocuğun desteğiyle bir kulubeye gider, çocuk Andy'nin ısınması için sobayı yakar. Andy:Sana da borçlandım çocuk, nasıl ödeyebilirim? diye sorunca çocuktan hiç beklemediği bir cevap alır. -İyileştikten sonra tekrar gel. Beni bul ve kurtar.”diyerek ateşi harlar ve kulubeden çıkar. -Çocuk, beni kurtar derken neyi kastetmiş olabilir? General şimdi nasıl bir yol izleyecek dersiniz? -Bir insan ruhen başka bedenen başka biri olabilir mi? Peki Bedeni ölmüş birinin ruhu başka bir bedende can bulabilir mi? -Anne Kari'nin rahatsızlığından dolayı hamile kalması olanaksızdı. Ama Tanrı Lilith'in çocuğunu Anne Kari'nin bedenine üfledi ve çocuk bedenen Anne Kari'nin çocuğu olarak bilinse de aslında Lilith'in çocuğuydu. Anne Kari ise bu çocuğun dünyaya gelmesini sağlayacak bir taşıyıcı konumundaydı. Anne Kari'nin sancılarının arttığı bir gece Svein Anne Kari'yi arabaya bindirip hastaneye doğru yola çıkar. Svein'in önceliği güvenli sürüştü ama bulunduğu şartların verdiği gerekçeyle biraz hız yapması gerekiyordu. Hastaneye yetişmeye çalışan Odegard çiftinin karşısına arkadaşlarıyla eğlendiği mezuniyet yemeğinden dönen Doktor Emrin'in arabası çıkar ve yapılan tüm manevralara rağmen araçlar kafa kafaya feci bir şekilde çarpışırlar. Kazada Svein olay yerinde can verir. Anne Kari arka koltukta olmanın avantajıyla yaralı bir şekilde can havliyle araçtan inip çığlık atarak yola çıkar ve yolda olduğu gibi baygınlık geçirip yere düşer. Kazanın şanslı tarafı olan Doktor Emrin araçtan fırlayıp yumuşak çalılıkların arasına düşerek hafif yaralı bir şekilde kurtulur. Geçirdiği kazanın şokunu atlatan Emrin hemen diğer araçta yaralı olup olmadığını kontrol etmek için koşar. Telefonunun kısık ışığıyla yerde yatan hamile bir kadın olduğunu ve bu kadının doğurmak üzere olduğunu fark eder ve elinden geldiğince müdahale edip bebeği doğurmaya çalışır. O esnada Anne Kari can havliyle kendine gelir ve çığlık atar atmaz çocuk dünyaya gelir. Doktor Emrin çocuğun ses çıkarması için bir şaplak atar. Çocuk ağlamaya başladığında annesinin göğsünün üzerine bırakır. Anne Kari çocuğunu birkaç kez öptükten sonra kendinden geçer ve can verir. Doktor Emrin olay yerine gelen ekiplerce hastaneye kaldırılır ama çocuk olay yerinde bulunmaz. Odegard ailesinin büyükleri torunlarını bulmak için her yolu denerler ama bir rastlantı bulamazlar. -Peki çocuğa ne oldu? #koruyucuaile Umay Ana, Emekli Başkomiser Yalçın'ın eşidir. Yalçın Polis olurken en samimi arkadaşı olan Hamdi yer altı dünyasının kirli işlerine bulaşır. Yalçın ve Hamdi ters taraflarda yer almış olsalarda hiçbir zaman birbirlerine zarar vermezler. Umay Ana kocası emekli Başkomiser Yalçın'ın vefatının ardından oğulları Burak ve Buğra ile köylerine dönmüş. Burak okulda ve çevresinde kötü çocuk olarak mimlenirken, Buğra Aklıselim uysal bir çocuk olarak görülmüştür. Lise hayatını bitiren Burak okumaya devam etmeyip babasının çocukluk arkadaşı olan Hamdi'nin yolundan gitmeye karar verir ve Hamdi'nin yanına gidip kendini tanıtıp ispatlattıktan sonra yeraltı dünyasında yerini alır. Burak yeraltı dünyasında zirveye ulaşmaya çalışırken kardeşi Buğra da lise hayatını tamamlayıp üniversite için Yurtdışına gitmeyi planlıyordu. Buğra, abisinin aksine babasının bir zamanlar babasının yardım edip yeğenini fidyecilerin elinden kurtardığı Kemal Bey'le konuşup ondan yardım alır ve kariyerine Avrupada devam eder. Bu sırada Burak Hamdi'nin daha çok gözüne girip ailesinde varis olarak yer almak ister ve istediğini başarır. Burak, Hamdi'nin Elif adındaki kızıyla evlenir. Elif ile Burak Umay Ana ile birlikte yaşamak için köye giderler. Aradan biraz zaman geçtikten sonra Burak ile Elif Hamdi'nin komada olduğu haberini alırlar ve hemen İstanbul'a giderler. Hamdi ile vedaşırlar ve birkaç gün sonra Hamdi vefat eder. Cenaze işlemlerinden sonra Burak ile Elif tekrar geldikleri gibi kimseye haber vermeden köylerine giderler. Babasının cenaze işlerinden sonra  bedenen ve psikolojik olarak  kendini daha kötü hisseden Elif hamile olduğundan şüphelenir ve kimseye söylemeden doktora gider. Elifi muayene eden doktor şüphelerinde haklı olabileceğini ancak birkaç test yapıp sonuçlarına göre doğru teşhisi koyacağını söyler. Elif testleri yapıp numarasını doktora vererek eve geçer. Elif Burak'a başından geçenleri anlatmak isterken Burak apar topar tek başına İstanbul'a gideceğini söyler. Bu duruma üzülüp içerlenen Elif kocasının yüzüne haykırarak oradan ayrılır. Elif Telefondan Doktorla konuşup hamile olduğunu öğrenir ve bunu Umay Ana ile paylaşır. Burak çoktan İstanbul yoluna düşmüştü. Elif tekrar buluşana kadar bu haberi Buraktan saklamak istedi. Hamdi'nin öldüğünü bilen hasımları, Burak'ın İstanbul'a gelerek işleri devralacağını çoktan öngörmüş ve genç adama engel olmak için hazırlıklarını yapmışlardı. Burak arabadan inip hızla ofis binasının kapısına doğru yöneldiği sırada kurşunların hedefi olur ve birkaç dakika süren bu silahlı çatışma üç tetikçi ve Hamdi'nin varisi Burak'ın ölümüyle sonuçlanır. Hamdi'nin Adamı olan Fatih ofiste Burak'ı beklerken kısık sesle izlediği televizyonda son dakika haberini görür ve Elif'i arayıp haber verir. Karnındaki bebeği düşünen elif birkaç damla yaş döktükten sonra kumandayı alıp televizyonu açar ve Umay Ana'da bu sırada oğlunun ölüm haberini televizyondan almış olur. Buğra, uzun yıllardır Londra'da hem okuyor hem çalışıyordu. Annesinden abisinin vurulduğu haberini alır almaz biletini kesip ailesinin yanına gider. Elif, Umay Ana, Buğra cenaze işlemlerinş ve yas sürecini birlikte atlatıp Elifin doğumunun yaklaşması sebebiyle tatlı bir telaşa kapılırlar. Doğacak çocuğun ismini "Asena" koymaya karar verirler. Elif, evlerinin üst katında tam teşekküllü bir doğumhaneye çevrilmiş bir odada Doktor, hemşire ve Umay Ana'nın refakatinde ilgiyle tutulup doğumu takip ediliyordu. Günlerden bir gün Elifin çığlıklarıyla Umay Ana yataktan fırlayıp ebe ve doktoru çağırmaya gider. Doğum başlamıştı ve herkes gelecek güzel haberi bekliyordu. Aradan biraz zaman geçtikten sonra bebek sesi duyulur ve 'Asena' yeni dünyanın kapılarından içeri girmiş olur. Bir gün bebek ağlaması sesi duyan Umay Ana Asena'nın ağladığını düşünüp yukarı çıkacakken ağlama sesinin dışarıdan geldiğini fark eder ve adımlarını kapıya doğru yönlendirir. Umay Ana kapıya yaklaştıkça ağlama sesi daha yakından gelir ve Umay Ana kapıyı açınca gördüğü karşısında bir şok geçirir. Çünkü kapıda beşiğin içinde bir bebek vardı. Buğra bir terslik olduğunu sezip annesinin yanına gitti. Buğra ve Umay Ana'nın şaşkın bakışları Elif'in feryadıyla dağıldı ve ikiside yukarı koştular. Elif, Anne sütüm taşıyor! diye haykırdı. Umay Ana hemen alt kata koşup davetsiz misafiri kucağına aldığı gibi Elif'e götürdü.Çocuğu kucağına alır almaz sütü duruldu taze annenin. “Tanrı senden iki can aldı, yerine iki can gönderdi. Biri kanından, diğeri göklerden geldi. İkisini de kendi evladın bileceksin.” dedi Umay Ana. Öylesine mutluydu ki Elif, itiraz etmeye hiç niyeti yoktu. Böylelikle günler ayları, aylar yılları kovalarken Asena ile çocuk ailelerinin ve Tanrının onlara bahşettiği güçlerin korumasında büyüyüp gelişiyorlardı... -Büyük hayatlar, büyük bedeller ödetir. Anka kuşu olmayı göze alabilecek miydi çocuk? Miladını doldurmasına az kalmış olduğunu bildiği bir dünyaya gözlerini açmak nasıl bir duyguydu? Ait olduğu bir yer var mıydı? Bunca adaletsizlik ve kötülükle kuralına göre oynayarak kazanabilecek miydi? “Bilmek” kadar bela bir şey var mı? Her şeyi bilerek ve görerek geçireceği bu kısa ömrü bu kadar zahmetli olmak zorunda mıydı? -Peki bundan sonra ne olacaktı? -Kızıl Saçlı Çocuk efsanesi öğrenilecek miydi? -Odegard ailesi torunlarına kavuşabilecekler mi? -Doktor Emrin'in yıllar sonra vicdan azabını hafifleten şey ne olacak dersiniz? -General Andy, kızıl saçlı çocuğu yeniden bulabilecek mi? -Mira (kızıl saçlı çocuk) Kara Kont'u bulup,kadın ve çocukların intikamını alabilecek mi? -Bu zorlu yolculukta Mira'nın yanında olacak olan isimler kimlerdi? -Mira'nın yaşadığı ve yaşattığı hayat bir aldatmacadan mı ibarettir? Mira Anka kuşu gibi küllerinden yeniden mi doğacak yoksa dünyayı kurtarmak pahasına canını mı ortaya koyacak? Bu soruların cevapları ve daha fazlası
Kızıla Boyanan Hayatlar
Kızıla Boyanan Hayatlar
adlı kitapta saklı. Sizlerde bu soruların cevabını merak ediyorsanız sizi son sayfasına kadar merak içinde ilerleten bu harika kitabı kitapyurdu.com/kitap/kizila-bo... adresinden temin edip okuyabilirsiniz. Kitabı alacak okurlara şimdiden keyifli okumalar diliyorum. Yazarımızın Kaleminin Daim Okuyucusunun Bol Olmasını Dilerim. Sonraki kitap yorumlarında görüşmek dileğiyle... Kitaplar Işığınız Olsun
Kızıla Boyanan Hayatlar
Kızıla Boyanan HayatlarBulut Erdinç · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 20235 okunma
··
496 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.