Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

325 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Sevilme, kabul ve değer görme isteğinin insanlar için yeme içme kadar elzem bir ihtiyaç olduğunu farklı bir olay örgüsüyle anlatan roman. Kahramanımız Charlie Gordon, zihinsel engelli 32 yaşında bir genç. Mükemmelliyetçi ve onu olduğu şekilde kabul etmeyen, sürekli döven, diğerleri gibi olmaya zorlayan histeri krizleri geçiren bir anneyle ve elinden hiçbir şey gelmeyen olaylara müdahale edemeyen bir baba ve Charlie'den utanan bir kız kardeşle yaşıyor kahramanımız. Ama anne o kadar mükemmelliyetçi ki Charlie'yi hiçbir şekilde kabullenemiyor ve babayı onu evden götürmesi için zorluyor. Amca bu durumu öğrenince çocuğa sahip çıkıyor ve onun bir işe girmesini sağlıyor. Kahranımız o kadar saf ve sevgiye muhtaç ki etrafındaki insanların kötü niyetlerini sezemiyor ve onları sürekli eğlendirmeye çalışıyor. Charlie düşük zekalı da olsa annesinin onu kabul etmemesi, annesi tarafından sevilmemesi bilinçaltında büyük bir yara açıyor. Kendi imkanları ile okuma yazma öğrenip annesinin ona küçükken yapmaya çalıştığı gibi akıllı bir insan olmak için elinden geleni yapıyor ve bu yüzden insanlık tarihinde zeka arttırıcı ilk ameliyata girmeye gönüllü oluyor çünkü zekası artınca daha çok arkadaşı olacağını, insanların onu daha çok seveceğini düşünüyor ama işler kahramanımızın istediği gibi gelişmiyor. Evet zekası artıyor hatta o kadar artıyor ki etrafındaki insanları dahi geçip bir dahi oluyor ama sandığı gibi zeki olmak ona mutluluk getirmiyor aksine geçmişi hatırladıkça insanların onunla hep alay ettiğini, ailesinin ona ne kadar kötü davrandığını ve evden attıklarını hatırlayıp daha da mutsuz olup daha da yalnızlaşıyor. Ve kahramanımız zekanın sevgi olmadıkça hiçbir değeri olmadığı sonucuna varıyor. Etrafındaki insanlar ne düşük zekalıyken ne de dahi iken ona birey gözüyle bakmıyorlar, ona diğer önemli kahramanımız ve diğer deneğimiz olan Fare Algernon'la aynı değeri biçiyorlar, Charlie'nin duygularını yok sayıyorlar. Benim bu kitaptan çıkardığım önemli sonuçlar şunlardı: Öncelikle her doğan çocuk koşulsuz şartsız onu dünyaya getirenler tarafından kabullenilmek ve sevilmek ister. Ve eğer çocuk bunu küçük yaşlarda alamadıysa ilerleyen yaşlarda bile sürekli bu ihtiyacını doyurmaya çalışır başkaları vasıtasıyla da olsa. Kahranımızın dahi olduktan sonra annesine gidip kendini ispat etme çabası bunun kanıtı. Diğer sonuç hepimiz sosyal varlıklarız ve ne kadar bazen insanlardan dert yansak da yalnızlığı yüceltsek de hepimiz diğer insanlar tarafından sevilme ve kabullenilme ihtiyacı duyarız. Zeka aslında çok da matah bir şey değil. Nitekim kahranımızın zekası arttıkça mutsuzlaşması bunun kanıtı çünkü zeka insanın bilincini artırıp bir şeylerin daha derinlemesine kavranmasına sebep oluyor ve bu da çoğu zaman mutsuzluk getiriyor. Hiç kimse etrafında kendinden daha zeki olan insanlar istemiyor çünkü bu kişiye kendini daha değersiz hissettiriyor. Charlie'nin dahi olduktan sonra yalnızlaşmasının en büyük sebeplerinden biri de bu. Ailesi tarafından duygusal anlamda doyurulmayan çocuk bu ihtiyacı kendi öz saygısını yitirmek pahasına dışarıda aramaya ömür boyu devam eder. Çocuklarımıza bunu yapmamak gerekir. Başkaları ile kıyaslamak kimseye mutluluk getirmez. Onları olduğu gibi kabul edip sevmemiz gerekir. Charlie'nin annesi onu evden atınca mutlu olacağını sandı belki ama o da mutlu olamadı Charlie'den zeki olan kardeşi de... Kısacası zekanın sevgi olmadan hiçbir değeri yoktur. Sevgi en güzel ve insanı insan yapan değerdir!
Algernon'a Çiçekler
Algernon'a ÇiçeklerDaniel Keyes · Koridor Yayıncılık · 201515,1bin okunma
·
121 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.