Merhaba 1K okurları! Beraber kitap okuma etkinliğimizin sıradaki kitabı 3 hikayeden oluşuyor. Her 3 hikaye "dışlanmışlar" konusunu ele alıyor. Çevrenin, toplumun, hatta tarihin kaderini yazdığı insan hayatı. Lyon'da Düğün ilk hikayemiz. Tarihde yolculuğa çıkıp geçmişe, Fransa'da giyotinlerin insan kanına susadığı, ölümün kol gezdiği o günlerden birine inelim. Mahzenlerde ölümünü kabullenmiş umutsuz canların, canlıların değil, canların tek bir gecesine şahitlik yapalım. Sevdanın, aşkın ölüme rağmen umut olma ihtimali bile insanın hayat bakış açısını değiştiriyor. Kabullenmek tek anlamda olmuyor bazen. "Umut yok" deyip kabullenmek var, "Umuda rağmen" kabullenmek var. İkisi arasındaki fark, ilkinde yaşamak isteyip de yaşama sevinci elinden alınmışlar, ikincisinde her şeyden vazgeçmiş, anda olmak var. İşte Lyon mahzenlerinin birinde "umutsuz"ların her şeye rağmen anı yaşadığı o gecede aşk evliliği ölüm yolculuğundaki korku engelini aşıyor. İyi ki okudum dediklerimden oldu. İki Yalnız. Zahirle batının önemi kaderi de şekillendiriyor. Görünüşe değer verip ruhu görmeğenler, "kusurlu", "engelli" gibi yanlış ve itici kelimleriyle kırmaktan korkmazlar. Güzel olmadığı için toplumun yargılarına mahkum kalmış iki gencin bir birilerinin yaralarına melhem olduğu şu kısacık hikaye bize, ruhun önemini anlatıyor. Önyargıları aşabilirse kurtulur belki insanoğlu. Wondrak. Hayata 1-0 yenik başlamış bir kadının hikayesi, evladı için bir annenin neleri göze alabileceğini göstermiş yazar. Annelik kadının doğasında var ya hani, doğanın da yazılmamış yasaları var. Mesela önyargılar, mesela zahire değer(!) vermeler.. Uzun uzun yazmak, yormak istemiyorum. Ama bu hayatta iyi ki merhametli insanlar da var. Bu hikayenin iyileri önyargıların önüne geçebildi mi? Artık okuyunca karar verirsiniz:) Keyifli okumalar dilerim.