İnsanların yerleşik hayata geçişi nasıl hareketliliğin azalmasıyla bir-
likte köylere ve evlere doluşulması anlamına geldiyse, evcil hayvanların
görece sınırlı bir yere kapatılıp toplanmaları da sağlık üzerinde dolaysız
etkiler yaratmıştır. Kapatılmanın getirdiği stresle fiziksel travma, daha
dar bir besin yelpazesiyle ve aynı yerde toplanmış bir türün fertleri ara-
sında bulaşıcı hastalıkların yaygınlaşma ihtimalinin artmasıyla birleşince
bir dolu patoloji açığa çıkmıştır. Tekrarlanan enfeksiyonlar, görece hare-
ketsizlik ve kötü beslenmenin sonucunda açığa çıkan kemik patolojileri
son derece yaygındı. Arkeologlar antik evcil hayvanların kalıntılarını
analiz ederlerken kronik arterit, diş eti hastalıkları ve kapatılmanın
kemiklerde yarattığı sonuçlara dair bulgulara rastlamayı beklerler. Bir
başka sonuç da, yeni doğan evcil hayvanlar arasındaki yüksek ölüm
oranıdır. Örneğin kapatılmış lamalardaki yüzde 50'ye yaklaşan yeni-
doğan ölüm oranı, vahşi lamalarınden ( guanaco) çok daha yüksektir.
Bu fark, büyük oranda, kapatılmanın etkilerini taşımaktadır. Ölümcül
clostridium bakterileri ve başka mikroorganizmalar çamurlu ve dışkı
dolu ağıllarda kolaylıkla ürer ve kendilerine bol miktarda konak bulur.
İnsanların yerleşik hayata geçişi nasıl hareketliliğin azalmasıyla bir-
likte köylere ve evlere doluşulması anlamına geldiyse, evcil hayvanların
görece sınırlı bir yere kapatılıp toplanmaları da sağlık üzerinde dolaysız
etkiler yaratmıştır. Kapatılmanın getirdiği stresle fiziksel travma, daha
dar bir besin yelpazesiyle ve aynı yerde toplanmış bir türün fertleri ara-
sında bulaşıcı hastalıkların yaygınlaşma ihtimalinin artmasıyla birleşince
bir dolu patoloji açığa çıkmıştır. Tekrarlanan enfeksiyonlar, görece hare-
ketsizlik ve kötü beslenmenin sonucunda açığa çıkan kemik patolojileri
son derece yaygındı. Arkeologlar antik evcil hayvanların kalıntılarını
analiz ederlerken kronik arterit, diş eti hastalıkları ve kapatılmanın
kemiklerde yarattığı sonuçlara dair bulgulara rastlamayı beklerler. Bir
başka sonuç da, yeni doğan evcil hayvanlar arasındaki yüksek ölüm
oranıdır. Örneğin kapatılmış lamalardaki yüzde 50'ye yaklaşan yeni-
doğan ölüm oranı, vahşi lamalarınden ( guanaco) çok daha yüksektir.
Bu fark, büyük oranda, kapatılmanın etkilerini taşımaktadır. Ölümcül
clostridium bakterileri ve başka mikroorganizmalar çamurlu ve dışkı
dolu ağıllarda kolaylıkla ürer ve kendilerine bol miktarda konak bulur.
Evcil hayvanların yavrularındaki yüksek ölüm oranı, insanların
tahıl mahsullerinde olduğu gibi hayvansal protein üretimini de azamiye
çıkarma gayretini bozguna uğratmaya dönük bir gelişme gibi görünür.
Ancak görünüşe göre doğurganlıktaki artış öyle büyük olabiliyordu ki
bu, ölüm oranlarıyla yaşanan kayıpları fazlasıyla dengeliyordu. Sebepleri
tam olarak bilinmese de evcil hayvanlar genelde üreme çağına daha erken
ulaşmakta, daha sık yumurtlayıp gebe kalmakta ve yaşamlarının daha
uzun bir kısmında doğurgan olmaktadır. Rusya' daki deneyde evcilleş-
tirilmemiş gümüş tilkiler yılda bir kez kızışırken uysal gümüş tilkiler
yılda iki kez kızışmaya başlamıştır. Sıçanlar söz konusu olduğunda (bu
hayvanlar yabani yaşamlarında da birer ortakçı oldukları için diğer evcil
hayvanları bağlayacak sonuçlar çıkarmamız kuşku götürür olsa da) bu
örüntü daha çarpıcıdır. Yakalanıp kapatılmış yabani sıçanların doğur-
ganlık oranı çok düşüktür fakat sadece sekiz kuşaklık (çok kısa) esaretin
ardından doğurganlık oranlarının yüzde 64'ten yüzde 94'e çıktığı, yirmi
beşinci nesilden sonra tutsak farelerin doğurganlık sürelerinin "tutsak
olmayanlardaki" sürenin iki katına ulaştığı görülmüştür.14 Yani toplamda
yaklaşık üç kat daha fazla doğurgandırlar. Bir yanda sağlığın görece kötü
olduğu ve yavrularda ölüm oranlarının yüksek olduğu; öte yandaysa
yükselen doğurganlığın kaybı fazlasıyla karşıladığı bu çelişkili duruma
ileride tekrar döneceğiz; zira bu durum, tarımla uğraşan insanların, avcı
ve toplayıcıların zararına olan nüfus patlamasıyla yakından alakalıdır.