-Tanrının kendini göstermesini, benimle konuşmasını istiyorum. Karanlıkta ona sesleniyorum ama sanki hiç kimse yok.
+ Belki de kimse yoktur.
- O halde yaşam korkunç bir şey. Her şeyin bir hiç olduğunu bilen biri ölüm karşısında yaşayamaz.
+ Çoğu insan ne ölümü ne de yaşamın hiçliğini düşünür.
- Ama bir gün hayatın sonlarında karanlıkla yüzleşmeleri gerekecek.
+ O gün...
- Korkumuzdan bir imge yaratır ve sonra o imgeye tanrı adını veririz.
..
Bergman'ın bu eserinin iki ana karakteri yazarın iç dünyasındaki büyük çatışmanın yansıması. Şövalyenin savaşın ve dünyanın zalimliği karşısında hasretle beklediği ilahi adalet ve işaretler. Uşağınsa çoktan yitirdiğini düşündüğü inanca karşı isyanı. İsyanının nedeni uğruna ömrünü harcadığı dinin kaynağı olan Tanrı kavramının yaşadığı acı şahitlikleri neticesiyle tezahür edememesi. Ve dünyanın karanlık bir kuyuya daldığı o anda hiçliği yoldaş edinişi.
İnsanın iç dünyasında yaşadığı çetrefilli inanç arzusunun isme, cisme bürünüp de diyaloglarla yudumlanması. Film ayrı, eser ayrı muazzam. Bergman'ın kendi eserini yönetmesiyle muazzam film ortaya çıkıyor. Filmi de kitabı da ayrıca tavsiye ederim. Tıpkı Sineklerin Tanrısı gibi her ikisi de başyapıt.