İKİ ŞEKERLİ Eserde birbirinden farklı öyküler okudum. Sevdiklerimden dört tanesinden kısaca bahsedeyim. 1. SANDIK: Kazım karakterinin Nurhan ile güzel bir evliliği varken bunun kıymetini bilmeyip içkiye düşkünlüğü sonucu yaşadığı terkediliş ve sandıkta kalan anılar... bazen kötü alışkanlıklar yüzünden insanlar en sevdiklerini kaybediyor. Sonrası da koca bir yıkım... 2. KADERİM: Genç yaşta olan Duygu ve Ali’nin yapmış olduğu hata sonrası hamile kalması, Ali’nin evliliği bir zincirle bağlı özgürlüğü elinden alınmış, hiçbir yere gidemeyen kişiye benzetmesi ve öğrenci oldukları içinde çocuğa bakamayacakları nedeni ile istememesi üzüntülere sebep... ancak doktora gittiklerinde oradaki atmosfer sonrası duyguların harekete geçmesi ile verilen son karar beni de mutlu etti. 3. REZENE KAFE’DE: Lütfiye ablanın nefis mantılarının kokusunu duydum o satırları okurken. Güzel yürekli Lütfiye ablanın yaşadığı dolandırıcılık olayı üzdü beni. İnsanların saflığından faydalanıp onca emeği karşılığı kazandığını oyunlar kurarak elde etmeleri ne kadar üzücü.  4. ALMANYA MACERAMIZ: Altı yaşında bir çocuğun annesiyle geçici olarak Almanya’ya gitmesi, babasından uzaklara gidip onu yalnız bırakmalarının üzüntüsünü yaşarken yıllar önce oraya yerleşen annesinin teyzesine gitmeleri, orada gördüğü güzellikler ve annesine hayatınız kurtulur diyerek temelli orada kalma teklifi sonrası annesinin verdiği karar... Memleket değiştirmenin bile kolay olmadığını yıllar sonra büyüdüğünde daha iyi anladığını, bir şehirden bir şehre taşınmanın bile insanı duygusal yönden nasıl etkilediğini, yaşam şartlarını, maddi sıkıntıları, adaptasyon sorunu olabileceğini düşünüyor. Türkiye’de bile bu durum zorken bir de Almanya... ancak ne olursa olsun insanın memleketi gibisi yok... Yazarımızın emeğine yüreğine sağlık. #ledaboyacı #ikişekerli #okudumbitti #yorum

İki ŞekerliLeda Boyacı · Artikel Yayıncılık · 201918 okunma

·

48 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Nursemin Doğan