Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

176 syf.
·
Puan vermedi
·
15 saatte okudu
Elmalı'daki bağımızı kurarken, Kalecik Karası, Pinot Boir, Shiraz, Papaz Karası, Şiraz denen türlerin neden "Amerikan Anacı" denen dayanıklı asma çubuklarına aşılandığını ve özellikle onlardan dikmemiz gerektiğini H'e defalarca sormuştum.  Bağa dadanan filoksera hastalığına (bir tür bitin bitkiyi canı kalmayana kadar sömürmesi) karşı çok dayanıklı olan Amerikan Anacı türünün bir bağ için ölüm- kalım meselesi olduğunu bıkmadan anlatmıştı. Anlamamışım. Miras kitabını okuyunca anladım. Edebiyat deneyimlemediklerimizi deneyimlememize de yarar, benim deneyimlediğim ama özünü sindiremediğim bir yaşantıyı iyice kavramama neden oldu. Çünkü kitabın kahramanı Fransa'da, Jura dağları eteklerindeki bağı filokseraya yenilip, yok olunca,  kurtulan ve ailesine bırakabileceği iyi bir miras olarak gördüğü tek bir asma çubuğunu ve bir avuç toprağı alıp Kaliforniya'ya gitmek üzere bir gemiye biniyor. Bağımızın bozulması bizi bir gemiye bindirmez belki ama yıllardır verdiğimiz emekten sonra bir tür yıkım olur. Edebiyat perilerinin tatlı bir oyunu olarak, şu anda yokluğundan muzdarip olduğum yakın bir arkadaşımın yerleşmek üzere olduğu Lons- Le- Saunier"dir terk ettiği vatan toprağı. ( Aynı yer değildir muhtemelen, isim benzerliğidir, ama o kadar kasaba ismi varken neden Lons-Le-Saunier  sayın edebiyat perileri?)  Hastalık nedeniyle Amerika'ya ulaşmadan Şili'de inince kayıt memurunun ne dediğini anlamadığı, olsa olsa nereden geldiğimi soruyordur diye tahminde bulunduğu için adı sorulunca memleketinin adını söyler ve adı Lonsonier olarak kaydedilir. Dolayısıyla, bu kitabı okurken, sık sık bizim bağla olan bağımızı, her bir asma çubuğunun yaşayıp yaşamamasının verdiği kuvvetli duyguları,  Lons- Le- Saunier'deki arkadaşımı düşündüm, kitabın yarattığı duygusal yoğunluk başka herhangi bir kitaptan kat kat fazlaydı. Kitap hakkinda yazilacak onlarca şey arasından en önemli bulduklarımı söylemek isterim. Bu kitap, sizi içine alıp çeken, kadim anlatıcılığın kuvvetli izlerini taşıyan, rengarenk, zihninize duyusal şölen yaratan bir Büyülü Gerçekçilik örneği. Ve daha da nefisi, en kuvvetli kahramanlar unutulmaz güçlü kadınlar. Tıpkı İsabel Allende'denin Ruhlar Evi'ndeki gibi. Bunun yanında Şili'deki askeri darbeyi, göçü, hayata tutunmayı, bir ailenin neredeyse yüz yıllık hikayesini büyülü gerçekçilik türünün tüm imkanları kullanılarak olağanüstü bir çarpıcılıkta anlatılmış. Büyülü Gerçekçilik türünde (ki; pek severim) okuduğum romanlar arasında ilk beşime girdi. Hızlıca da okuyabilirsiniz, öyle akıcı.
Miras
MirasMiguel Bonnefoy · İş Bankası Kültür Yayınları · 2022224 okunma
·
157 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.