Gönderi

Resûlullah ﷺ Kâb-ı Kavseyn makamında Allah Teâlâ ile görüşmesi.
Tâ ki Arş ile benim aramda bir perde kaldı. O anda refref ayağımın altından kayboldu. Altımda ak inci'den gösterişli bir at şekli zahir oldu. Tesbih ediyordu. Her tesbihinde ağzından Nûr çıkıyordu. O perdeden beni geçirdi. (Kibriyâ perdesi)ne eriştim. O at şeklinde kayboldu. Hava üzerinde kaldım. Bir hitap işittim: –”Habîbim oradan geç!” Baktım, kibriyâ perdesinden kendimi geçmiş buldum. Sonra bir hitap daha işittim. –”Bana yakın ol!” Her hitabı işitince bir ayak yakın oldum. (Kâb-ı Kavseyn) makamına eriştim. –”Bana yakın gel" hitabıyla müşerref olunca, bir adım ileri varıyordum. Nidâ geldi ki: –"Habibim! Ben mekandan münezzeh pâdişâhım. Yerin yönüm yoktur. Adım atmakla bana yaklaşılmaz" Resûlullah ﷺ: "Elimden gelen budur. Yaklaşmak senin kudretindir." buyurdu. Kısacası o kadar yakınlık hâsıl oldu ki, Celâl ve cemâl heybeti zâhir oldu. Yüce ve ulu olan Allah'tan: –Biraz daha yakın gel!" diye nidâ geldi. Öyle yakın oldu ki (Kâb-ı Kavseyn) makamına erişti. Gayb aleminden bir nidâ geldi. Hak Teâlâ'nın kelâmını işitti. Yüce Allah'ın selâmını harfsiz, sessiz ve aracısız işitti. Hak Teâlâ'nın nûru perdeleri yaktı. Bir büyük ayna ortaya çıktı. Gönül gözü aynasından, Yüce Allah'ın yok olmayan cemâlini burada anlaşılmayan ve anlatılmayan bir şekilde gördü.
Sayfa 525 - Huzur yayıneviKitabı okudu
·
177 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.