Örneğin Hazreti Peygamberden çok önce Anadolu'nun büyük Tanrıçası Kybele Mekke'ye götürülerek tapınılmak üzere Kabe'ye konmuştu. Namaz kılınırken "kıble" sözü Anadolu Tanrıçası Kybele'nın adıdır. Doğallıkla erken çağlarda Çin ve Hindistan'da olduğu gibi Anadolu'da da Matriyarkal (yani ana ve kadınların egemen oldukları) bir toplum vardı. Patriyarkal (yani baba ve erkeklerin egemen oldukları) bir toplum gelince, bu iki anlayış ve din arasında karşılıklı fedakârlıklar oldu. Matriyarkal toplumun Anadolu büyük Tanrıçası Kybele'ye Patriyarkal toplumun Tanrılar Tanrısı Zeus’u (veya Jüpiter'i) Girit'te doğurmak şerefi verildi. (Zaten herkesi kadınlar doğuruyordu ya.) Böylece Kybele, Tanrının anası oldu. Anadolu'da Efesos'ta tapılan Artemis ise daha henüz Yunanistan'ın Olympos'lu bir Tanrıçası haline dönüşmemiş bir Kybele idi. Bundan ötürü Efesoslular onu Tanrı anası olarak tanıyorlardı. İsa'dan sonra 431 yılında kilisenin büyükleri, Meryem Ana'nın özelliklerini tayin için Efesos'ta toplandıkları zaman Efesoslular Meryem Ananın Artemis gibi Tanrının anası sayılmasında direndiler. Baskı o kadar şiddetliydi ki; Hazreti Meryem'in Tanrı anası değil, Hazreti İsa anası olduğunu iddia eden Patrik Nestorius hemen aforoz edilerek Hazreti Meryem'e Tanrı analığı vasfı verildi.