Gönderi

Neden inanıyoruz?
"İnsan beyni inandığı şeye neden inanır?" diye sordu. Yukarıda yanıp sönen noktalar, aksonlar aracılığıyla diğer nöronlara elektrik sinyali gönderiyordu. Edmond, "Tıpkı organik bir bilgisayar gibi beynimizin de işletim sistemi vardır,” diyerek devam etti. "Gün boyunca akan karmaşık bilgiyi tanımlayıp sınıflandıran bir kurallar serisi bulunur. Bunlar dil gibi, akılda kalıcı bir melodi gibi, siren sesi gibi, çikolata tadı gibi bilgilerdir. Tahmin edeceğiniz üzere, durmadan gelen bu bilgiler birbirinden çok farklıdır ve beynimizin, hepsine bir anlam vermesi gerekir. Aslına bakılırsa gerçekliği algılayışımızı belirleyen, beynimizin işletim sistemi programıdır. Maalesef alay edilesi yaratıklarız, çünkü insan beyninin programını her kim yazdıysa kötü bir espri anlayışı varmış. Başka bir deyişle, o çılgınca şeylere inanmak bizim suçumuz değil." Tavandaki sinapslar cızırdayınca, beyinden baloncuklar halinde tanıdık görüntüler çıktı: astroloji haritaları, suda yürüyen Isa, Scientology kurucusu L. Ron Hubbard, Mısır Tanrısı Osiris, Hinduizmin dört kollu fil tanrısı Ganesa ve gerçek gözyaşı döken mermer bir Bakire Meryem heykeli. "Bu sebeple bir programcı olarak kendime sormak zorundayım: Böylesine mantıksız bir bilgiyi nasıl tuhaf bir işletim sistemi yaratır? Insan beynine bakıp işletim sistemini okuyabilseydik şöyle bir şey görürdük." Yukarıda dev harflerle dört kelime belirdi. KARGAŞADAN KAÇ DÜZEN KUR Edmond, "Beynimizib kök programı bu," dedi. "İşte bu yüzden, insanların eğilimi bu yöndedir. Kargaşays karşı. Düzenden yana."
Sayfa 102Kitabı okudu
·
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.