Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hallâc-ı Mansûr Nasıl İdâm Edildi?
Mansûr'un hayatı tamamıyla mazbût değildir. Vefeyâtü'l-A'yan müellifi onun idâmını şöyle anlatıyor: "Halife Muktedir Billâh'ın * veziri Hâmid bin el- Abbas'ın meclisinde Kâdı Ebû Amr ve fukahadan bazı kimseler bulunurken Mansur'un bahsi geçti. Onu meclise getirttiler. Kâdı idâmı hakkında fetvå verdi ve kendi eliyle bir de kağıt yazıp imzaladı. Oradaki fakihler de kadıyı tasdik ve fervâ kâğıdını imzâ eylediler. Mansûr onlara hitâben: "Ben Müslümanım, Ehl-i Sünnet mezhebindenim. Hulefâ-yı Râşidin'i ve Aşere-i Mübeşşere'nin bakiyyesini sâir ashabdan üs- tün bilirim, yani Şiî ve Hâricî değilim. Hadîse dair ki- taplarım vardır. Benim kanımı dökmek helal olmaz, Allah'tan korkun!" dediyse de dinlemediler ve zaval- lıyı zindana yolladılar. Vezir, ulemânın verdiği fetvâyı halifeye gönderdi. Gelen cevapta: "Madem ki ulemâ katline fetvå ver- miş, zâbıta nâzırına teslim edilsin, evelâ bin değnek vurulsun, ölmediği takdirde bin değnek daha vurul- sun sonra başı kesilsin!" denilmişti. Vezir, zabıta memurunu çağırttı. Halifenin em- rini anlattıktan sonra "Eğer iki bin değnekle de öl- mezse ellerini, ayaklarını, en nihâyet başını kesersin, cesedini de yakarsın. Sana Dicle'yi altın ve gümüş olarak akıtırım diye vaade kalkışsa bile sözüne ku- lak vermezsin ve işkencesini hafifletmezsin!" tenbi- hinde bulundu. Hicri 309 Zilkade'sinin 24. Salı günü [26 Mart 922] sabahleyin Mansûr'u zindandan çıkarıp Bağdad'ın "Babu't-Tâk" denilen mevki'ine götürdüler. Seyret- mek için toplanan halkın gözü önünde yatırdılar, bin değnek vurdular. Ah bile demedi. Yalnız değnekler altı yüzü bulunca zâbıta nâzırina: "Beni i yanına getirt, sana Kostantiniyye fethine mu'âdil bir nasihat vereyim" dedi. Nâzır:"Böyle söyleyeceğini, hatta daha yüksek vaadlerde bulunacağını bana haber vermişlerdi!" diyerek dinlemedi Değnekler iki bin olduktan sonra ellerini, ayakla rını, daha sonra da başını kestiler. Başını dâra¹ sedini yaktılar, külünü Dicle'ye döktüler. asip ce- Diğer eserlerde değnekler vurulup elleri, ayak- ları kesildikten sonra canlı olarak ipe çekildiği ve ölü- münü müteakib yakılıp külü Dicle'ye atıldığı yazılıdır. İhtimâl ki etrafı, yani elleri, ayakları kesilerek koltuk- larından bağlanılmak suretiyle ve kalabalık halka gös- termek emeliyle dâra çekilmiş, bir müddet seyrettiri- lerek indirilip başı da kesilmiştir. SAYFA 16-17 18 DİP NOTLAR 'Alem: Özel isim, has isim. Muzâf: İzafe edilen, bir şeye bağlanan, tamlanan. Terkib-i izâfî: İsim tamlaması. Muktedir Billâh (v. 320/932), Abbâsî halifesi (908-932). Hâmid bin el-Abbas (v. 311/923), Abbasi veziri. Hamid b. Abbas, lâyık olduğu için değil zenginliğinden dolayı ve devlet bütçesine katkıda bulunacağı düşünülerek vezirliğe getirilmiştir. Kâdı Ebû Amr (v. 320/932), Mâliki fakihi ve hadis âlimi.
Hallac-ı Mansur'a Dair Tâhirü'l-MevlevîKitabı okudu
··
81 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.