Uzun zamandır herhangi bir inceleme yazmadığımı fark ettim. Yazmak, bir ihtiyaçtır esasen. İnsanın yazma saati geldiğinde bunun tek bir dermanı vardır, o da oturup yazmak. Ve bu bir roman olur, öykü olur, günlük olur, deneme olur, inceleme olur... Ama bir şekilde olmalıdır, aksi hâlde yazmamış -boşalamamış- olmanın verdiği mental yorgunluğu yaşarsınız. Sizi bilmem ama bu durum en azından bende böyle. Ve bu da benim gövdem... Sel Yayınları'ndan çıkan 3. baskısını okudum Enis Batur'un yazdığı Gövdem kitabının. Kitap, arka kapağın son cümlesinde de belirtildiği üzere romanesk bir deneme kitabı. Enis Batur önemli bir entelektüel ve Türkçeyi de muntazam kullanıyor. Kitap oldukça akıcı bir dille, duru, sade ve yalın bir Türkçeyle yazılmış. Her ne kadar 254 sayfa olsa da içeriğinde yer yer fotoğraflar ve yazı aralarında bolca boşluklar var. Velhasıl, okuması kolay bir kitap Gövdem. Peki ne anlatıyor bu Gövdem ? Yazarın 1989 ile 2006 yılları arasında yazdığı denemelerden oluşan Gövdem; insan anatomisinden, uykudan, şapkanın kitabın ya da yazmanın gövdeyle olan ilişkisinden, şeytan tırnağından, benden, sivilceden, nasırdan, terden, gözyaşından, ödden, meniden, kandan, tırnaktan, elden, ayaktan, yapışık ikizlerden, osuruktan vs. bahsediyor. Toparlayıp özetlersek, insan gövdesinin hemen hemen yekününden bahsediyor Gövdem. Gelelim "kitabı bana tavsiye eder misin?" sorusuna : Her ne kadar kitabın hakkını yemek istemesem de, ki belki de son dönemde daha "özel" sayabileceğim kitaplar okuduğumdan, okusan da olur okumasan da olur, diyebilirim. Yani bana göre bir nevi "çerez" Gövdem. Okursan illaki belli bir seviyede haz alırsın, ama tutup da sana kesinkes okumalısın Gövdem'i de diyemem doğrusu. Bir kitap dostu olarak, her gün bir önceki günden daha fazla kâğıt kokusu soluman temennisiyle, iyi geceler ve selamlar...

Gövde’mEnis Batur · İz Yayıncılık · 199021 okunma

·

102 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.