Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

600 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kitabın bölümler arasında geçişi kafa karıştırıyor. Bir ayrım, bir işaret olmadan; farklı ortamdaki, farklı olayları anlatmaya başlaması kafamı çok karıştırdı... Hikâye "Bir yıl öncesinden" anlatmaya başlıyor. Josie liseli bir kız, popüler ve ilgi çekici olmak için olmadığı biri gibi davranıyor ve bu sahtekarlığı anlaşıldığında herkesin kendisini terk edeceğini ve yalnız kalacağını düşündüğü için; o gün geldiğinde intihar etme planı ile annesinin uyku ilaçlarını çalarak biriktiriyor. Okuldaki zorbalıklar, başına gelmeyen kişileri bile birgün başlarına gelebilme ihtimaliyle korkutuyor ve çocuklarımız bunların psikolojisi altında eziliyor... Josie'un da korkusu bu... Peter de onlardan biri... Zorbalıklara maruz kalan çocuklardan biri. Zorbalık yapanlardan biri de abisi... Yardım istedikçe; abisi tarafından, öğretmenleri tarafından ve hatta ailesi tarafından yardımları geri çevrilen bir çocuk Peter. Hikayemiz Peter'in okulda bir silahlı saldırı yapmasıyla da devam ediyor. Yaralı ve ölen insanların olduğu bir saldırı... Olayların psikolojik nedenleri, sonuçları, kişilerin davranışlarının incelendiği bir roman. Zorbalık bizim ülkemizde olsa da; sizi sakın büyük bir korkuya sevk etmesin. Bireysel silahlanma bizim ülkemizde olmadığı için, kültürel farklarımız olduğu için olayların buraya kadar gelmeyeceğini düşünüyorum. Bu demek değildir ki bu olayları hafife alalım. Burada aileye büyük bir görev düşüyor, eğitim. Çocuklarımızı eğitirken iletişim halinde kalmalıyız. Kitabı okurken; tüm karakterlere hak verdim hemde hepsine... Yazarın okuduğum ilk kitabı ve bu bakış açısı ile anlatım tarzını çok sevdim. Ama kitabı genel anlamda çok sevmedim. 19 dk.da bizim ülkemizde şiparişiniz gelmez! Saçlarınız boyanmaz! Arabanızın yağını değiştiremezsiniz! Kültürel farklar olduğu gibi, zamansal farklarda var galiba. İzafiyet teorisi bu olsa gerek. Belki de son zamanlarda kendi kültürümden olan olayları kendime daha yakın bulduğum için olabilir. Kitabın matematiği çok güzel. ilk yüzde onluk dilimin bizi hikayeye alıştırdığını, bu yüzden biraz durgun ve sıkıcı gelebileceğini hep söylerim, bu hikâyede yüzde onluk dilimin içindeyken olaylarlar patlıyor ve birden kendinizi bir heyecanın içinde buluyorsunuz. Tabi heyecanı ve adrenalini bize erken vermesinden kaynaklı olsa gerek; ilerledikçe yer yer heyecan ve adrenalin dozu azalıyor, sakin ilerleyen yerler oluyor. Çıkan temponun, tekrar (en azından bu kadar) azalmamasını isterdim. Ama dediğim gibi, belki de yazmanın matematiği budur.
19 Dakika
19 DakikaJodi Picoult · April Yayıncılık · 2021227 okunma
·
111 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.