Gönderi

"Bir defasında gün boyu yemek yemediğimiz gibi o geceyi de aç geçirmiştik. Bir iş bulup aileme karşı sorumluluğumu yerine getiririm ümidiyle sabahleyin erkenden evden çıktım. Medine sokaklarında gezerek bütün gün iş aradım. Var gücümle ve bütün gayretimle aramama rağmen bir iş bulamadan elim boş olarak geri döndüm. Moralim bozulmuş, aileme karşı mahcup olmuştum. Mahzun ve başım eğik bir şekilde başım içeri girdiğimde Fâtıma bir köşede oturuyordu. Üzgün olduğu her hâlinden belliydi. Endişelendim. Yanına yaklaşıp niçin bu kadar üzgün olduğunu sordum. Sorarken de bana sitem edip bağırıp cağırmasından korktum. Ancak o bunları değil Rabbine tevekkülü seçmişti. Sakin bir şekilde: -Dün bir şey yemediğimiz gibi neredeyse akşam olduğu hâlde bugün de bir şey yemedik. Evde yiyecek hiçbir şey yok. Sanırım açlıktan üzerime hüzün çöktü, dedi. Onun bu hâli beni daha da üzdü. Evden çıktım yeniden iş aramaya başladım. Sürekli dua ediyor, bir iş bulmak için yalvarıyordum. Uzun çabalar sonunda nihayet çok az da olsa biraz yiyecek alacak kadar para kazandım. Hemen çarşıya koşup yiyecek aldım. Fâtıma onlarla güzel bir yemek pişirdi. O hâlde bile aklı babasındaydı. Yemek hazır olunca bana döndü: -Babamı da çağır, birlikte yemek yiyelim. Büyük ihtimalle o da şu anda bizim gibi açlıktan kıvranıyordur, dedi. Fâtıma'nın tahmini doğruydu. Yanına vardığımda Allah Resúlü (s.a.v.) açlıktan kıvrılıp yatmıştı. İyice yaklaştığımda 'İnsanı böyle iki büklüm yapıp yatıran açlıktan Allah'a sığınırım!' diyerek dua ediyordu. -Anam babam sana feda olsun yâ Resûlallah! Bizde yemek var, buyurun bize gidelim, deyince yerinden doğrulup ayağa kalktı. Açlıktan yürüyemez bir hâldeydi. Bana yaslandı birlikte eve gittik. İçeri girdiğimizde yemek fokur fokur kaynıyordu. Allah Resûlü yemeği görünce aklınagelen ilk şey, hanımının açlığı oldu. Kızına: -Bir tabak da Âişe'ye gönder, buyurdu. Hz. Fâtıma bir tabağa yemek koydu. Onu alıp Âişe'ye görürdüm. Allah Resûlü: -Bir tabak da Hafsa'ya gönder, buyurdu. Ona ve diğer ev halkına birer tabak yemek götürdüm. Bundan sonra: -Şimdi eşin ve baban için birer tabak yemek koy, buyurdu. Fâtıma bize yemek koyunca: -Bir tabak da kendine koy, buyurdu. Tabaklarımızdaki yemeği bitirdiğimiz hâlde yemek hiç eksilmeden öylece duruyordu. Ondan Allah'ın izin verdiği kadar yedik."
Hz.Ali (ra)Kitabı okudu
·
72 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.