Menzil
Yazılarını sözcü gazetesinden uzun yıllar takip ettiğim duruşu ve beyefendi kişiliği ve basın camiasında farklı bir yeri olan
Ismi gibi saygın Sn.
Saygı Öztürk'ün bu kitabı
Ülkemizde ki, tarikat ve cemaatlerin Başta Eğitim, Sağlık, Güvenlik vb bir çok alanda nasıl holdingleştiklerini ve Ülkenin siyasetini dizayn etmedeki etkinliğini yalın gerçeği ile gözler önüne seriyor.
Ülkemiz insanı bu tür oluşumlara gönüllü destek vererek, akıl ve mantıkla bağdaşmayan davranışlar yapabiliyorlar,
Elbetteki kişilerin manevi huzuru, tasavvuf, dünyası kendini ilgilendirir. Ancak; menfaatlerine ters bir durum olduğunda düşünmeden hareket eden kitleler başkalarının yönlendirmesi ile ülkemizde neler yapabildiklerini çok yakın geçmişte yaşayarak gözlemledik.
Devlet ve Hükümetlerin görevi elbetteki Öncelikle yurttaşının Yaşama Hakkını güvenliğini, Sağlığını ve Eğitimini Yüksek eğitimde öğrenim gören öğrencisinin yurt sorununu gidermek olmalıdır.
Özellikle ön lisans ve Lisans eğitimi alan öğrencilerin bu sorunu çeşitli tarikat ve cemaatlere bırakılmış, ekonomik yönden durumu iyi olmayan ailelerin çocukları buralarda kalmağa mecbur bırakılmaktadır.
Kitap Menzil tarikati Şeyhleri ile yapılan söyleşi dışında Tarikate mensup Siyasiler, bürokratlardan kimi şahısları isim isim nerelerden hangi makamlara nasıl geldiklerinede yer vermektedir.
Kitaptan alıntılarda yer vermediğim bir kaç bölümün önemli tespit olduğu düşünerek sizlerle bu kısımlarıda paylaşmak istedim. Iyi Okumalar.
Büyüdükçe büyüyorlar
Menzilciler, aslında ikiye bölünmüş durumda Bürokrasi içinde hayli etkili olan Menzilcilerin, ana merkezi Menzil, lideri ise Abdül- baki Erol. Ancak Feyzeddin Erol’un gücü de az değil. Dünün Fethullahçıları da şimdi Menzil’in içinde yer almaya başladığı konuşuluyor. özel idarenin yatırımlarının önemli bir bölümü Menzil’e yapılıyor. Artık, Menzil’e o kadar gelen-giden oluyor ki, devlet olanaklarıyla büyük bir terminal yapıldı. Cumayı cumartesine bağlayan geceden başlamak üzere Menzil’e hafta sonu gelenlerin sayısı hiçbir zaman 15 binden aşağı düşmüyor. Gelenlerin kaldıkları, yemek yedikleri yerler de farklı. Sınıf sınıf yerler yapılmış. Şeyhin mi safirlerine papyonlu garsonlar hizmet ediyor, özel odalarda ağırlanıyor. “Sofi” dedikleri kişiler ise cami altında, dergâhta, otobüsler de kalıyor. Sonuçta kimse aç ve açıkta değil.
Onların da vakıfları, otobüs firması, televizyonu, hac umre organizasyonları var. Hayvancılık, tarım işleri de yapılıyor. Bu işler de çalışanlar hep gönüllülerden oluşuyor. Örneğin, tarlada yapılacak bir iş varsa, “Gelsin on sofi” denildiğinde koşarak gidiyor ve işleri yapıyorlar. Yani işçiliğe para yok. Aslında ilçe merkezine götürülmesi gereken su, 15 kilometre uzaklıktan Menzil’e getirildi. Köyün suya çok ihtiyacı var. inanmayacaksınız ama şu anda tamamlanmış 1.400 devre mülk yapılmış. Bunlar şimdiden satıldı bile ve yeni inşaat planlamaları yapılıyor. Menzil’in mürit sayısı da milyonlarla ifade ediliyor. Türkiye’den en çok Karadeniz bölgesi ve İstanbul’dan geliyorlar. Afrika ve Ortadoğu’da da bu tarikata müritleri bulunuyor. S.253
Geçmişteki hatalardan ders alınmadığı sürece gelecekte aynı belaların başımıza gelmeyeceği muhtemel değil mi?
Bu nedenle bazı rektör yardımcılarının dediğinin aksine eğitim seviyesi yükseldikçe afakanlar basacak bir hal yok! Aksine, cahillik ve İslam'ın kullanılmasından başımıza geliyor her ne geliyorsa. S.261
Deneyimli bir Emniyet mensubunun Menzille ilgili sözü de kısaydı: “Gitti Pensilvanya, geldi Menzilvanya...
FETÖ gitti, METÖ geliyor. Bu yapı da takip altında. Menzil’e, Buhara’ya gidenler tek tek tespit ediliyor. Bir operasyon emri verildiğinde elimizde tüm illerle ilgili önemli bir veri tabanı olacak.”
Peki operasyon olur mu? Bunu Menzilcilerin tutumu ve zaman gösterecek... S.264
MenzilSaygı Öztürk · Doğan Kitap Yayınları · 2019431 okunma