Gönderi

256 syf.
·
Not rated
Yoksunluğu kader addeden insanın acı çekmeyi tek başına bir marifet sanması, acıya karşı direnç oluşturmak yerine yaşamı hafife almanın rahatına kaçması, acıya bağışıklık kazanmamak için ekstra bir mücadele içine girmenin zorluğundan uzaklaşıp melankolinin o cezbeden mağduriyeti ile kendisini insanlardan ayrıştırması, içten içe hüznün o mutlu eden farklılığını tercih edip dünya ile iplerini kopartarak cahil cesaretini tatmin etmesi, bilinç altına mutsuzluğu olgunluk olarak işleyip bunun ego doyumunu yaşamak için "sizin gibi değilim" algısı yaratma babında diğerleri gülerken ağlaması, acıyı tecrübeye endeksleyip bir dahaki sefere yaşayacağı sıkıntılardan tereyağından kıl çeker gibi sıyrılmak varken, acı çekmeyi huy edinip her seferinde kızgın tavada eriyen tereyağı gibi dağılması, acıya dayanabildiği kadar hayatta yer edinmek istemeyip, acının kendisine izin verdiği kadar var olması, eylemsizliğin o rahat ama onursuz yanını, acıya karşı çabanın yorucu ama gururlu duruşuna tercih etmesi, kadere boyun eğmenin miskinliğe varan tembelliğini, başarısız dahi olunsa onu değiştirmeye çalışmanın asaletine yeğlemesi, başına gelen kötü şeyleri herkesin yaşayabileceğini düşünmeyip yalnızca kendi mağduriyetini kutsallaştırması, bu bağlamda "kendisinden daha kötü durumda olup yaşamı önemseyen" insanların nazarında intiharının şımarıklık olacağını anlayamaması, dolayısıyla bir düşünce sefili oluşunu acıları ile kamufle edişi, günün sonunda da bunu intihar ile taçlandırması, ve başına gelen iyi şeyleri de herkesin yaşayacağı basit şeylere indirgemesi, hem bardağın dolu tarafını boşaltıp hem şükredilecek hiçbir şeyin olmamasından şikayet etmesi, yaşadığı iyi şeyleri yaşamak için sırada bekleyen onca insanı umursamayacak kadar kibirli olduğundan, yaşamak istediği iyi şeyleri yaşayanlara olan imrenişinin mevcut acılar ile birleşip kendisini iyice çıkmaza sokması... Kısaca Plath'ın intiharı, bir dediği iki edilmediğinden kuracak hayal bırakılmayan ve istediğine istediği zaman ulaşabilmenin dertsizliğinden sıkılıp suni sıkıntılar, günübirlik dertler, gündelik ve yapay mağduriyetler oluşturmak için aşk gibi bir hastalıktan medet uman beyaz adamın, batılı insanın intiharıdır. Bir akbaba tarafından gagalanmayı bekleyen Afrikalı bebeğin açlığını umursamayıp, evlat arifesinde bir babanın gözlerinin önünde karnı deşilen hamile eşinin can çekişini görmezden gelip, bayramlığı kefenine dönüşen Filistin'li bir çocuğun kursağında kalan sevincini siktir edip Plath'ın kendi tercihi olan o sikimsonik ölümüne üzülemem. • • • Plath madem intihar edecek kadar hassas kalpliydi, o zaman lütfedip de ait olduğu uygarlığın sebep olduğu acılara değinseydi. Dertler derya olmuşken, birilerine doyumsuzluğun rahatı batacak diye ben burada ekstra hüzünler edinemem.
Sırça Fanus
Sırça FanusSylvia Plath · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201911.7k okunma
··
80 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.