Herkese merhaba . Bugün çok sevmenin hayattaki konumunu,iki ruhun bir bedende varolma halini anlatan çok güzel bir eseri sizlere yorumlamaya geldim . Biriyle kurduğunuz hayalleri tek başınıza gerçekleştirmek zorunda kalsaydınız nasıl hissederdiniz? Sevdiğiniz biri aniden ölse onu hemen hayatınızdan çıkartabilir misiniz? İnsan hep sevdikleriyle mi sınanır? Terzi kendi söküğünü dikemezmiş. Peki bir psikolog kendini tedavi edebilir mi? Anakarakterimiz Metin aslında bir psikolog. Metin'in yaptığı bir yanlış yüzünden eşi Seda ile arabada kavga etmeye başlıyorlar. Ve sonu... "Karımı görmüyor olmam,size ya da meslektaşlarınıza göre sadece bir sanrı. Bir problem,hastalık. Doktor bey,siz bu ilaçla hayatımdaki tek güzel şeyi çekip alıyorsunuz benden. Ve ben bununla yaşayabileceğimi sanmıyorum." Metin, Sedayı hayatından ve kafasından çıkartmadı. Eşinin sanrısıyla sabah 2 kişilik kahvaltı hazırladı. Metin menemen yaptı, Seda yumurtalı ekmek. Metin soğanlı menemenden nefret etmesine rağmen sadece Seda için yedi . Bergamotlu çaydan asla vazgeçmediler. Aşk bu değil midir zaten? Ben eserin konusunu böyle beklemiyordum . Olayların sonradan önceye şeklinde okuyucuya aktarılması, okuyucunun zihnini canlı tutarak merak unsurunu ortaya çıkarıyor. Bu çok hoşuma gitti. Yazarın dili akıcı ve sade. Betimlemeler çok güzel. Eseri okurken yaşıyorsunuz. Yazar karakterin psikolojik tahlillerini harika yorumlamış. Bunda oyuncu kimliğiyle tanıdığımız yazarın psikoloji mezunu olmasının büyük bir etkisi var . Metin'in psikolog olması beni şaşırttı. Metin'in annesi toplumsal yansımalara ayna tutarken Mehtapla yaşanan olayların analiz edilmesini de çok beğendim. Eserin içerisinde her bölümden önce birbirinden güzel çizimler var . Bu çizimler için ayrı bir "alıntı" postu hazırlamak istiyorum . Eser kısa ama anlamlı . Tavsiyemdir. Sevgiyle...

Aşkın PatolojisiEkrem Aral Tuna · Ayrıkotu Yayınları · 202336 okunma

·

48 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Gökçe