Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

288 syf.
·
Puan vermedi
Allah'ın Kızları Nedim Gürsel'in çok sesli, bol sesli bir romanı. Kitap için çok sesli tanımı yapıldığında, kitabın güncel ve tarihsel dönemlere gidiş gelişleri göz önüne alınarak yapılıyor ama bence çok sesliliği, zamanın öncesi ve şimdisinden ziyade bu tarihler içerisinde olaylara konu olan karakterler ve kişilerden oluşuyor. Hem geçmiş ve şimdi denen tanımlamadaki geçmiş kendi içinde bölümlenebilir hem de şimdi denen bölümde işlenen olaylar da yine kendi içinde farklı zamanı işlemekle bölünebilir. Çünkü Allah'ın Kızları olarak tanımlanan bölüm İslam öncesi dönemi anlatırken, peygamberin doğuşu ve İslamın yayılışı yeni bir penceredir. Ayrıca şimdiki zaman denen bölümler de Çanakkale Savaşı ile başlar vr bu savaşa katılan hem vatansever hem de dindar bir kişiyi anlatırken, bu kişinin torununun ağzından da dedesinin yaşadıklarını uzun bir zaman geçince dinleriz. Allah'ın Kızları; İslam öncesinde Arap yarımdasında yaşayanların taptığı üç büyük puta verdiği isimdir yazarın. Lut, Uzza ve Manat. Romanda bu putları konuşturur yazar ve bu putlar, Kabe içine gelene kadar geçen sürede neler yaşandığını anlatırlar. Bu bölümde Allah'ın Kızları, İbrahim peygamber ile başlatır romanı. Onun semavi dinlerin başlatıcısı, Kâbe'yi inşası kpnu edinir. Tabii bir de oğlu İsmail'in kurban hikâyesini gideriz. Bu hikaye kitap sonunda bizi duygulandıran bir sona götürecektir. Çünkü yazar, İbrahim ve İsmail hikayesini, kitapta günümüze yakın geçen bölümde aynı isim ve aynı oğul ismine sahip bir baba oğulun arasında geçen olaya götürür. Bu bakımdan başlangıç ve bitiş duygusaldır. Allah'ın Kızları kitaptaki bölümlerde konuşturulurken İslam peygamberi Muhammed'in; doğuşu, büyümesi, evlenmesi, peygamberliğe erişmesi ve Mekkeli müşriklerle olan savaşlarını anlatırlar. Bu Kızlar'ın Muhammed peygamber ile ilişkisi de yine putlar ağzından anlatılır. Sadece Muhammed değil, Ebubekir, Hamza, Ali, Ömer gibi öncü kişilerin yanında diğer ilk inananlar da anılır romanda. Ve yine Allah'ın Kızları ağzıyla. Bu bölümler içerisinde peygamberin vesveselere kanışı da işlenir. Kur'an'a da ayet olatak eklenen Şeytan sözleri sonradan çıkarılır tabii. Gürsel'in bu konuya değinmesi, Salman Rüşdi'nin ülkemizde de yasaklanan Şeytan Ayetleri kitabını anımsatır bize. Yazar İslam tarihini başlangıcından hatta öncesinden ele alıp işlerken dikkatli davranır bir yandan da. Çünkü bir inançsız olsa da İslam'a ve yayılışına saygı gösterir. Bunun yanında alaylı olarak eleştirdiği bölümler de vardır. Bu bölümler, İslam'ı kendi amaçları için kullanan inananlara yöneliktir ve yine bu bölümler günümüze yakın anlatılan ikinci kısımdaki karakterin inancını sorguladığı bölümlerde geçer. Putların, Allah'ın Kızları'nın sesleri ile başlayan bölüm, Osmanlı'nın son dönemleri ile devam eder ve bu bölümde on beş asır sonra yaşayan bir müslümanın katıldığı; Çanakkale Savaşı, Kanal Harekatı, Araplarla mücadele eden Osmanlı'nın cihan harbi yıllarında görev yapan hem gazi hem hacı olduğu kabul edilmiş birinin yaşamı, inancı, insanlığı, vatanperverliği torunu ağzından anlatılır. Bazen de bir dış ses katılır romana ve toruna anlatır dedesini. Siyasal İslamın indanlar üzerindeki yıkıcı etkisi gözler önüne serilir bu bölümlerde. Müslümanların peygamberlerinin öğretikerinden nasıl çıktığı, bu öğretileri nasıl kendi işlerine gelecek şekilde kullandıkları anlatılır vr kahramanımız, öldürmenin yasaklandığı bir dinde ölüme göndermenin neden bu kadar basit olduğu üzerine kafa yormakla başlar işe. İkinci ve günümüze yakın olan kısımlarda Menemen Olayı'na kadar gideriz. Kubilay'ın yobazlarca katli işlenirken, İbrahim peygamberin oğlu İsmail'i kurban edişi hatırlatılır. Siyasal İslam, insanların yaşamı için bir lanettir ve bunu burada da görürüz. Tıpkı 1993'te Sivas'ta yakılan otelde yiten canlarda gördüğümüz gibi. Torun olarak romana yer alan karakterin, çocukluktan arkadaşı İsmail ile ilişkisi ve arkadaşlıkları da anlatılır romanda. Çokseslilik işte burada da karşımıza çıkar. Neredeyse herkes konuşturulur. İsmail ile çocukluktan kalan arkadaşlıkları yetişkinlikte ayrılınca İsmail'in akıbetini dedesinin el yazmalarından öğrenen torun, dedesinin de arkadaşı olan İsmail'in babası İbrahim'in bir cinnet anında oğlu İsmail'i tanrıya kurban edişi ile biter roman. İbrahim bu kurban etme eyleminde Tanrıdan bir koç bekler ama beklediği olmayınca elindeki bıçak oğlu İsmail'i öldürür. Allah'ın Kızları olan Putların konuşturulurken kendilerini Allah'ın Kızları, Muhammed'i ise basit bir elçi olarak görmesi ve göstermesi ilginçtir. Yazarın buradaki kurgusuna(!) göre bu büyük putlar İslam peygamberince de ilk etapta saygı ile karşılanmıştır ve Putlar kendilerine düzenin temsilcileri olarak görevlendirilen kişiler olarak bakarlar. Nedim Gürsel'in tepki çeken bu romanı dokunmadan geçilmemeli bence. Bu romanla birlikte dinler daha iyi sorgulanacak sorular doğurabilirler.
Allah'ın Kızları
Allah'ın KızlarıNedim Gürsel · Doğan Kitap · 2008150 okunma
·
178 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.