Rus klasiklerine bayılıyorum. Soğuk bir kış günü, paltolar, tipi, yolda kalan insanlar... Bunda ekstra olarak hastalık öyküleri de genç bir doktorun gözünden kaleme alınmış. Bir hemşire olduğumdan kullanılan tıbbi terimlerde ve hastalık öykülerinde herhangi bir anlama sıkıntısı çekmedim. Dahası beni daha çok içine çekmeyi başardı. Her bir bölümde aralarda duraksamadan bir çırpıda okuyup bölüm sonuna ulaşmakta ısrar ettim. Mihail Bulgakov'un eserlerinden birini daha önce hiç okuma fırsatı bulmamıştım. Bende olumlu bir etki bıraktı bu kitabı. Çoğunlukla diyaloglardan oluşuyor ve isminde geçtiği gibi anılarını bize aktarıyor. Okurken genç doktorun hissettiği o gergin anları siz de hissediyorsunuz. Ne diyebilirim ben beğendim. Okuyacaklara tavsiye ederim. İşte olmadığım bir günde okumaya başlasaydım eminim bundan daha hızlı bitirmiş olurdum. Herkese iyi okumalar dilerim.