“Darbelerde, gök gürültüsünü duymamızdan evvel yıldırımın düştüğünü görürüz.” Darbelerde, “çanlar daha çalınmadan kendilerini belli ederler, infaz karardan önce gelir; her şey Musevi bir biçimde olup biter; [...] kimi vurduğunu sanırken darbe alır, kimi güvenlikte olduğunu sanırken ölür, kimi hiç ihtimal vermezken sefil olur, her şey gece karanlığında, sisler ve karanlıklar içinde meydana gelir.”..Tüm sefaletlere, çileciliğin iradi sefaletine bile katlanılmasını sağlayan pastoralliğin büyük vaadinin yerine, şimdi devletin teatral ve trajik sertliği geçer:
Devletin her daim tehlike altında bulunan, hiçbir zaman kesin olmayan selameti adına, bazı şiddet edimleri aklın ve devlet aklının en saf biçimi olarak kabul edilir.
Sayfa 234 - İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.