İnstagram üzerinden bir araya geldiğimiz Gerçek Kitapseverler Ailesinin kıymetli fertleri ile temmuz ayında okuduğumuz Eylül Kitabını takdim ediyorum. 1900-1901 yılları arasında Servet-i Fünun dergisinde tefrika edilen bu eser kitap olarak 1901 yılında basılmıştır ve birçoğumuzun bildiği üzere Türk Edebiyatında ilk psikolojik roman olarak kabul edilir. Psikolojik roman denince aklıma özellikle Dostoyevski ve Peyami Safa gelir. Mehmet Rauf’un bu eseri için biraz ön yargılıydım ama yanılmışım, ruhsal çözümlemeler, karakterlerin iç dünyaları, iç sesleri hepsi çok başarılı bir şekilde ele alınmış. Ruh hallerinin okura aktarıldığı kanaatindeyim. Sürekli bir can sıkıntısı hali hissediliyor. Ruhsal ve çevresel yönden betimlemeleri çok başarılıydı, kimine yoğun gelebilir ama betimleme seven bendeniz için kitabı okurken güzel bir etki oluşturdu. Dili günümüz sade kitaplarını seven birçok kişiye ağır gelebilir ve anlatımını da psikolojik tahlillerin yoğunluğundan dolayı birçok kişi sıkıcı bulabilir, eğer bundan 3-4 yıl önce okusaydım bende öyle bulacaktım. Ama doğru zamanda okuduğum için dilindeki zarifliği de tahlilleri de çok beğendim. Bir yanda deniz tutkunu (yelkenle gezmek ve balık tutmak), karısına karşı ilgisiz bir koca bir yanda da piyano çalmayı seven içe dönük bir kadın. Kadının kocasının bir akrabası ile yasak aşkını, sadakatsizliğini ele alıyor. Bu yasak aşk duygu bazında kalıp fiziksel boyuta tam anlamıyla geçemiyor, yani ne tam anlamıyla bir yasak aşk var diyebiliyorsunuz ne de yok, sadakatsizlik tam manasıyla gerçekleşmiyor ama gidişat o yönde, tarafların birbirlerine duydukları yasak aşkı fark edişi karşı koyma çabası, kaçış ve sürükleniş diyebileceğimiz arkadaşlık boyutunda yürütülmeye çalışılan bir ilişki süreci. Bu süreçte karakterlerin içsel çatışmalarının gerçekçi boyutta olması bizi olayların içerisine sürüklüyor çünkü iç tahliller çok başarılı yapılmış. Her ne kadar yasak aşk fiziksel boyuta dönüşmeyip ruhlar arasında duygusal boyutta gerçekleştiyse de tasvip etmediğimi de belirtmek istiyorum, evli bir insan için ne sebeple olursa olsun kabul edilebilir değil, sevmiyorsan ayrıl diyorum ve evli bir kadın bir adamla bu kadar baş başa vakit geçirirse olacağı budur. Evli insanlar karşı cins ile mesafeli olmak zorundadır. Yazarımız eseri ile ilgili şunları söylüyor. “Gençliğin akar bir su, esen bir rüzgar gibi, engellenmesi ve geciktirilmesi mümkün olmayan bir surette uçup gittiğini takdir etmek, eylülde baharın geri gelmesi nasıl imkansızsa şimdi her şeyin faydasız olduğunu anlamak, ziyan olarak geçen günlerin hasretiyle harap olmak fikrini buradan kaptım.”

EylülMehmet Rauf · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202339,7bin okunma

·

41 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Hilalin Gölgesindeki Adam