Gönderi

232 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 14 hours
Umut Etmenin, beklemenin yorgunluğu...
Dino Buzzati'nin, benim için başyapıt denebilecek seviyede olan kitabı. Kitabı bugüne kadar nasıl okumadığıma üzüldüm. Öyle çok muhteşem, hayatın sırrını açıklayan bir kitap değil ama hayatın büyük bir gerçeğini de yüzümüze tokat gibi çarpan varoluşçu bir roman.. Yazar tüm kitap boyunca zamanın aslında çok hızlı akıp gittiğini, hayatının her anında insanın bir şeyleri beklediğini, umut ettiğini ve bu süreçte anı yaşamayarak belki de hayatı yaşamayı kaçırdığını yüzümüze muhteşem bir dil ve akıcılıkla vuruyor. “Artık bir şeyler olmalı” umuduyla yaşamaya çalışan, küçük olaylarla oyalanan ama asla tatmin olmayan, bir zaman sonra bir şeylerin olmasını da umursamayıp alışkanlıktan yaşayan insanlarız... Beklenen olay gerçekleşeceği zaman ise, iş işten geçmiştir artık. Uğruna feda ettiğimiz yıllar bizi tüketmiştir. Su gibi akıp giden yılları küçük bir ihtimal kapısını çalacak fırsatları bekleyerek, tüketmişiz. Kimimiz keşfedilmeyi, kimimiz sevilmeyi, kimimiz tıpkı kitaptaki askerler gibi kahraman olmayı bekliyoruz. Halbuki yıllar çok çabuk geçiyor. Halen daha gencim, güzelim, güçlüyüm diye kendimizi avuturken yaşlanıyor ve ölüyoruz.. Kitap bu gerçekleri ile sarsıyor bizi.. Kitap, ömrünü beklemek üzerine inşaa eden insanların hem bekleyişlerinin hem de beklediklerinin boş olmasıyla son bulduğunu anlatıyor. Can acıttı, huzurumu bozdu. Ama Kafka'nında dediği gibi zaten böyle olmalı kitaplar... Kendime ve tüm Oblomov'lara soruyorum; Tüm varoluşsal sancılarımızın, bunalımlarımızın sebebi de belki hiçbir şey yapmadan öylece geçmesini ve yaşamın bize bir şeyleri getirmesini beklemek olabilir mi ?
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813.4k okunma
·
115 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.