Nöroçeşitliliğe sahip oldukları için zorla cadı oldukları kabul ettirilen kadınlar ve korku filmleri çekildiği için ölüme mahkum edilen köpekbalıklarıyla empati kuruyor.
Zorbalık gördüğü sınıf öğretmeninin gürültülü ve nezaketsiz dersinden sonra, sığınak olarak gördüğü sakinleştirici kütüphanede cadılar ve köpekbalıklarıyla ilgili kitaplar okuyor.
Kendini, onun gibi olmayanlara onlardan biri gibi görünmek için mış gibi yaparak maskeleyen Addie'yi bu hayatta en iyi anlayan otistik ablası Keedie.
Köy meclisi karşısında sayısız başarısız girişimden sonra, nihayet kendini onlara maskeleme olmadan tüm açıklığı ile izah ediyor. Otizmi geçirecek bir tedavi istemediğini, bunun insanlarin sandığı gibi büyüyünce de geçmediğini, kendi hayat gerçekliği olduğunu, cadı olmaya inandırılan kadınlar gibi kötü şeylere inanmanın iyi şeylere inanmaktan daha kolay olduğunu anlatıyor.
İnsanların kendi nörolojik gerçekliğinin, tehlikeli bir farklılık değil; "başka" BİR TÜR KIVILCIM olduğunu vurgulayarak, anıt yaptırma konusunda meclisi ikna ediyor.