"Uyanık ya da uykudayken, tek gördüğüm senin yüzün. Tek duyduğum senin sesin. Tek hissettiğim seni kollarımda tutuşum. Tek istediğim sensin." Bugün Köprü Krallığı serisinin 2.kitabı #hainkralice nin yorumuyla geldim. İlk kitabı çok severek okumuştum. Krallıklar, adalar, dönen oyunlar, ihanet ve aşk. Anlayacağınız bu seride ne ararsanız var. Ilk kitabın sonu ihanetin en kötüsüyle bitmişti. Lara doğduğundan beri düşman krallık olarak anlatılan İthcana'da arkadaşlığı, aileyi ve aşkı bulmuştu. Aslında gerçeklerin çok farklı olduğunu anlasa da geç kalmıştı. Lara yüzünden krallık babası tarafından kuşatılmış, kral Aren esir düşmüştü. Suikastiçi olarak yetiştirilen kız kardeşlerini bulup çıkması imkansız kaleden Aren'i kurtarmaktı amacı. Aren ise fiziksel ve manevi işkenceler görmektedir. Onu en çok yıkan aşkım dediği kişinin ihanetiydi. Ülkesini ve halkını korumak için buradan bir an önce kurtulmalıdır. Yine nefes almadan okudum kitabı. Lara'nın inatçı ve savaşçı yönünü çok sevdim. İki krallıktan da dışlanmasına rağmen asla vazgeçmedi. Aren aşkı ve halk arasında kalması, kurtarılma sahneleri, sürpriz ittifaklar ile kitap harikaydı. Lara ve Aren bakış açısından kitabı okuduğum için ikisini de duygularını çok iyi anladım. Bir de son sayfalar vardı ki neydi öyle diyorum. İnanın heyecanla sayfaları çevirdim. Lara'nın yaptıkları evet sen tam bir kraliçesin dedirtti. Öyle ki ondan nefret eden halk yaptıkları karşısında yeniden kalplerini aldılar. Bu kitabın favorisi Lara oldu benim için. Seri Valcotto varisi Zarrah ile Maridrina Prensi Keris'le devam edecek. Seriyi gözüm kapalı öneriyorum.

Hain KraliçeDanielle L. Jensen · Martı Yayınları · 2023473 okunma

·

38 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Ayşe