Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

‘Kişisel öykülerimizi anlatma şeklimizin ruh sağlığının bir göstergesi ve habercisi olduğuna ikna oldum. Sık sık kurban oldukları, ama nadiren kötü sonuçların sorumluluğunu üstlendikleri hikayeler anlatan insanlar rahatsızlıklarını sürdürür. İyileşmek yerine başkalarını suçlamayı yeğlerler. Sorumluluklarını doğru bir şekilde tasvir eden hikayeler anlatmaya başladıklarında ise daha iyiye giderler. Kurban anlatısı, hepimizin kendimizi koşulların kurbanları olarak görmeye ve çektiğimiz acı için tazminat veya ödülü hak etmeye eğilimli olduğumuz daha geniş bir toplumsal eğilimi yansıtır. İnsanlar mağdur edildiğinde bile, hikaye mağdurluğun ötesine asla geçmezse, iyileşmenin gerçekleşmesi zordur. İyi bir psikoterapinin görevlerinden biri, insanların iyileştirici hikayeler anlatmasına yardımcı olmaktır. Otobiyografik anlatı bir nehirse, psikoterapi de bu nehrin haritasını çıkarma ve bazı durumlarda yeniden yönlendirme aracıdır. İyileştirici hikayeler, gerçek hayattaki olaylara yakından bağlıdır. Gerçeği aramak ve bulmak veya eldeki verilerle mümkün olan en doğru yaklaşıma varmak. Bu bizi anlayış ve içgörüye ulaştırır: Neyi yanlış yapmış olabilirim ve bundan sonra neyi daha doğru yapabilirim? Modern psikoterapi uygulaması bazen bu yüce hedefin gerisinde kalıyor. Ruh sağlığı hizmeti sağlayıcıları olarak bizler, empati pratiğine o kadar kapıldık ki, sorumluluk olmadan empatinin acıyı hafifletmek için basiretsiz bir girişim olduğu gerçeğini gözden kaçırdık. Terapist ve danışan, danışanın kendi kontrolü dışındaki güçlerin sürekli kurbanı olduğu bir hikâyeyi yeniden yaratırsa, danışanın mağdur olmaya devam etme olasılığı yüksektir. Ancak terapist danışana olayın kendisinin değil ama ona burada/şimdi nasıl tepki verdiğinin sorumluluğunu üstlenme konusunda yardımcı olabilir. O zaman da danışan hayatında ilerleyebilmek için büyük bir güç kazanmış olur.'
·
76 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.