Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

80 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 saatte okudu
Merhaba arkadaşlar. Dualarınızı ve iyi niyet temennilerinizi eksik etmemenizi rica ediyorum sizlerden. Ahmet Mithat Efendi ile alakalı olabildiğince geniş, uzun ve tüm kitapları hakkında genel bir inceleme de bulunacak bu yazımızda. Evvela bunu söyleyerek başlamak istedim. Şimdi birkaç kitabını okuyacak belirli bir sırayla gideceğiz ama birkaç yıl sonra bir okur, yazarın kitaplarını merak edip geldiğinde sadece incelemeyle değil aynı zamanda Ahmet Mithat Efendi ile ilgili bir şeyler öğrensin, bizim de araştırmalarımız birkaç günle kalmasın uzun yıllara yayılsın diye çabalıyoruz. Yazarlarımız arasında daha fazla eseri olan birisi yok ve bu kadar çok kitap yazıp daha pek çok kitabı değil basılmak, günümüz Türkçesine bile çevrilmemiş birinin eserleri üzerine çalışma yapmak da haliyle epey zor oldu takdir edersiniz. 2022 yılı Kasım ayından beridir bir yandan bu projemle uğraşıp bir yandan da günlük hayatıma odaklanmaya çabaladığım için de burada ekleyeceğim genel bilgileri diğer incelemelerde de paylaşacağım. Paragraf düzeni ise sadece okunan kitabın anlatıldığı bölüm büyük harflerle kitabın adı iki kere yazılmak şeklinde olup, aradaki boşluğa yapılan kitap incelemesini içerecek, kalan kısımlar genel bilgi üzerine olacaktır. BEŞİR FUAD Eğer Ahmet Mithat Efendi olmasaydı Beşir Fuad hakkında bu kadar bilgiye sahip olunabilir miydi açıkça bunu sorguladığım çok da uzun olmayan bir kitabı geride bıraktık. Tanzimat döneminde romantizm akımına kapılmış yazarların aksine Ahmet Mithat’ın da etkisinde kalıp sürgün dönüşünde fikrini değiştirdiği Materyalizm akımını benimsemiş biridir Fuad. Aynı zamanda ölümüyle de toplumda yeni bir akım başlattığı belirtilir çünkü o döneme kadar İslami düşünceyle yaşamış toplumda ve İslamiyet dininde kendini öldürmek, kendi canına kıymak yasak yani ‘Haram’ olarak belirtilirken Beşir Fuad’ın bileklerini keserek intihar etmesi toplumda da bilhassa İstanbul’da da bir intihar etme akımı başlatmıştır. Hatta ben bu konuda değerli bir isim olan Murat Bardakçı’nın bir yazısını da buraya eklemek istiyorum. Tırnak işaretli kısım tamamen onun yazısına aittir. “İntihar kavramı bugünlerde akla Boğaz Köprüsü'nü, köprünün parmaklıklarının gerisinde pazarlık eden genç aşıkları getiriyor. Bizde intihar modasının ilk aktörü, Beşir Fuad'dı... Son dönem Osmanlı fikir hayatının önemli isimlerindendi, bazı tarihçiler tarafından ‘‘ilk Osmanlı pozitivisti'' kabul ediliyordu ve intiharı tam anlamıyla bir moda başlattı... Üç batı dilini çok iyi derece bilen Beşir Fuad Türkçe'de Voltaire ve Victor Hugo hakkında kaleme alınmış ilk biyografilerin sahibiydi ve edebiyattan askerliğe, sanattan tarıma kadar çok geniş bir yelpazede kalem oynatabiliyordu... Annesinin ruhi bir rahatsızlıktan dolayı ölmesi, doktorun aynı rahatsızlığın büyük bir ihtimalle kendisinde de çıkacağını söylemesi ve çok sevdiği oğlunun birdenbire can vermesi onu aşırı derecede sarsmıştı. Herşeyi unutabilmek için sefahat alemlerine daldı. Yazdıklarında tamamen karşı olduğunu söylediği işi yaptı, bir metres buldu ve ondan çocuk sahibi oldu. İlk gençliğinden itibaren herşeyi ‘‘deney''le öğrenmeye yönelmişti. Bunalımları onu ölümü de deneyerek öğrenmeye itti. Ölmeden önce hissettiklerini yazmak ve ilim âlemine küçük de olsa bir ‘‘yadigâr'' bırakmak istiyordu ve bıraktı... Cesedini anatomi derslerinde kullanılmak üzere Mekteb-i Tıbbiye'ye vasiyet ettiğini yazdı ve dediğini yaptı, 5 Şubat 1877'de intihar etti. Henüz 35 yaşındaydı... Beşir Fuad, intihar için kimselerin denemediği bir yol seçmişti: Acıyı azaltmak için, keseceği bilek ve boyun damarlarına kokain şırınga etti. Sonra, ölüme gidişinin her anını kaleme aldı... ‘‘...Ameliyatımı icra ettim, hiçbir ağrı duymadım‘‘ diyordu. ‘‘Ama kan aktıkça biraz sızı oluyor. Bu sırada baldızım aşağıya indi. Yazı yazıyorum deyip kapattım ve savdım. Bereket versin, içeriye girmedi. Bundan daha tatlı bir ölüm tasavvur edemiyorum. Kan daha rahat aksın diye kolumu kaldırdım. Baygınlık gelmeye başladı...'' Ev halkı Beşir Fuad'ı damarlarını kesmesinden beş saat sonra buldu ve hemen doktora taşıdı... Müdahaleye çalışan doktora ‘‘Ne uğraşıyorsun? Zaten beş dakikalık ömrüm kaldı'' dedi ve son sözleri bunlar oldu. Bu ani intihar, o zamana kadar intihar kavramına yabancı olan Osmanlı toplumunda ve basınında geniş yer buldu. Eczahanelerde ağrı kesici ilâçların yasaklanmasından okullarda din derslerinin daha da yoğunlaştırılmasına kadar çeşit çeşit öneriler ortaya atıldı. Ama İstanbul'da artık her geçen gün yeni bir intihar haberi alınmaktaydı. Devreye nihayet zamanın hükümdarı Abdülhamid girdi, 11 Mart 1887 günü gazetelerde intihar konusunda herhangi bir yazının çıkmasını yasakladı ve yasak uzun zaman devam etti... Beşir Fuad'a gelince... Bıraktığı pusula yani ‘‘ölüm hatıraları'' ilim dünyasında beklediği yankıyı yapmayacak ve cenazesi vasiyetinin aksine kadavra yapılmayacak ve Eyüp'e defnedilecekti...” Murat Bardakçı’nın bu yazısı aslında ne kadar ilgi çekici bir kişiye dair olanları okuduğumuzu da gözler önüne seriyor. Ölümü sonrasında bile yakasını bırakmayan şanssızlık ise bu işin adeta tuzu biberi olmuş desek yeridir. Eyüp mezarlığına defnedilen cenazesi şu an kayıp. Yerinden mi oynatıldı yoksa bakımsızlıktan mı kayıp onu bilemiyoruz. Beni en çok etkileyense ölüm anını tecrübe ettiği son yazıları oldu. Zaten bunlardan etkilenmemek pek insancıl olmazdı diye de düşünüyorum. Son olarak çok fazla Oğlak Yayınları okuduğumu hatırlamıyorum ama bu yazım diliyle okunabilirliği de şüpheli. Ben az biraz anlıyorum tabi ancak pek çok kelimeyi anlamakta zorlananlar olabilir. Orijinale sadık kalma anlayışına da saygı duyuyoruz ama bari kelimeler için bir alternatif üretmeyi ihmal etmeseniz ne iyi olurdu demekten de kendimi alamıyorum. Hepimize iyi okumalar dilerim.. BEŞİR FUAD Kitap incelemesi ardından devam ediyoruz. Evvela Ahmet Mithat Efendinin eserlerine ve neleri okuduk neleri okumadık bunları ayırdığımıza yönelik açıklamaları yapacağız. Bulabildiğimiz kitapları ve bunların neler olduğunu anlatacak, bulduklarımız üzerinden sıralı bir liste yaparak ilerlemeye çalışacağız. Aynı zamanda bu birkaç günlük - haftalık proje de değil. Yaklaşık 3 ila 5 yıl arasında düşündüğüm zaman dilimini kapsayarak son bulacak bir proje olacaktır. Hatta bu süreçte ve sonrasında bizlere yardımı dokunacak her türlü bilgiye de açık olduğumuzu belirtmek isterim. Araştırma sürecinde bulduğumuz eserler neler oldu? Neleri sıraladık? Şöyle bir isim sırası şeklinde ilerlemenin en doğrusu olduğu kanısındayım ve burada büyük emek harcadığımı belirtmek isterim: Acaib-i Alem Ahmed Metin ve Şirzat Alayın Kraliçesi - Alayın Kraliçesine Zeyl Aleksandr Stradella Altın Aşıkları Amiral Bing Arnavutlar Solyotlar Avrupa’da Bir Cevelan Ben Neyim? Beşair Beşir Fuad Bir Acibe-i Saydiyye Cellad Cinli Han Çengi Çerkez Özdenler Çingene Çocuk Melekat-ı Uzviye ve Ruhiyesi Dolaptan Temaşa Durub-u Emsal-i Osmaniyye Hikamiyyatının Ahkamını Tasvir Dünyaya İkinci Geliş yahut İstanbul’da Neler Olmuş Dürdane Hanım Demir Bey yahut İnkişaf-ı Esrar Eski Mektublar Esrar-ı Cinayat Eyvah Felatun Bey ile Rakım Efendi Fenni Bir Roman yahut Amerika Doktorları Gönüllü Gürcü Kızı yahut İntikam Hasan Mellah yahut Sır İçinde Esrar Hayal ve Hakikat Haydut Montari Hayret Henüz On Yedi Yaşında Hilal-i Ahmer Cemiyet-i İnsaniyesinin Tarihi Hikmet-i Peder Hüseyin Fellah İstibşar Jön Türkler Karı Koca Masalı Karnaval Kıssadan Hisse Letaif-i Rivayat (İçerisinde 21 öykü vardır. Bazı öyküler farklı kitaplarda farklı isimlerle yayımlanmış olabileceğinden buna da değineceğiz ve o öyküleri de ekleyeceğim) Suni’fi Zan Gençlik Esaret Teehhül Felsefe-i Zenan Gönül Mihnetkeşan Firkat Ölüm Allah’ın Emri Bir Gerçek Hikaye Bir Fitnekar Nasib Çifte İntikam Para Kısmetinde Olanın Kaşığında Çıkar Diplomalı Kız Dolabdan Temaşa İki Hudutkar Emanetçi Sıdkı Cankurtaranlar Ana Kız Menfa Mesail-i Muğlaka Müdafa’a Müşahedat Nedamet mi – Heyhat Niza’ı İlm-ü Din Pariste Bir Türk Rikalda yahut Amerika’da Vahşet Alemi Seyyadane Bir Cevelan Süleyman Musli Şeytankaya Tılsımı Şopenhavr’ın Hikmet-i Cedidesi Taaffüf Üss-i İnkılab ve Zübdetül Hakayık Vah Volter Volter Yirmi Yaşında Yeniçeriler Yeryüzünde Bir Melek Görüldüğü üzere bizim bulabildiklerimiz Ahmet Mithat kitaplığında yalnızca %15 civarında. Daha bunun yayımlanmayan, çeviri bekleyen, illa ki kaybolan veya yazar tarafından yazılıp da ona ait olduğu imzası olmadığı için anlaşılmayan gibi pek çok çeşidi var. Elimizden geleni de yapacağız bu konuda. Şimdilik araştırdıklarımız ve bulduklarımız bu kadar. Birkaç yıl sonra yeniden bu çalışmalara döndüğümüzde hem yeniden araştırmamıza gerek kalmayacak hem de –umudum bu yönde- yeni bilgilerle harmanlamaya çalışacak ve eldeki Ahmet Mithat eserlerini güncellemeye çabalayacağız. Bu konuda kütüphaneci ve moderatör arkadaşlardan da ricam, bilmediği kitaplara lütfen dokunmasınlar. Bilhassa isimleri farklı diye kafalarına göre ayırma yapmasınlar bazı eserlere. ‘Geçmiş’ kısmından özellikle emek verip düzenlediğim eserlerde bunu rica ediyorum. Hayatımın 4’te 1’ini bu işe adadığım için bu şekilde konuşup hepinizden rica ediyorum. Hepimize iyi okumalar dilerim..
Beşir Fuad
Beşir FuadAhmet Mithat Efendi · Oğlak Yayınları · 1996148 okunma
·
172 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.