Yazar eğitimini Özbekistan’da alan aslen Ukraynalı bir doktordur. Kendi söylemi ile ‘hekim’dir. Çünkü ona göre doktorluk ve hekimlik birbirinden tamamen ayrıdır.
Yazar sonradan İslamı seçmiştir. Günümüzde uygulanan ‘sibernetik’ tıbbı tamamen reddederek asıl şifanın Sünnetullahı uygulayarak Kur’an ve hadislerin izinde mümkün olabileceğini savunmuştur.
Kitap yazarın talebelerine verdiği derslerdeki sözlü anlatımları not alınarak kitap haline getirilmiş ve iki cilt. İkinci cildi birinci cildin tamamen tekrarıdır. Pek şaşırılacak ve yok artık daha neler diyecek yeni bir saçmalık bulamadım :)
Bir “hekim” olarak hastalarını sadece doğal yöntemlerle şifalandırmak için bitkiler, sülük, hacamat ve kişinin kendi idrarını (!) kullanmıştır. Başka hiçbir şeyde şifa yoktur ve tüm ilaçlar ve tedavi yöntemleri haramdır. Tüm hücreler Allah’ı zikir halindedir ve haram lokma yada ürün, zikri bozar. Zikir bozulursa da hastalık meydana gelir. Kan nakli, diyaliz, tüm ilaçlar, tüp bebek, sezeryan doğum, damacana suyu, sabunlar, temizlik ürünleri ve daha neler neler.. haram… diyor…
Bir de açlık yaptırarak iyileştiriyor. 3günlük,10 günlük hatta 40günlük açlıklardan bahsediyor. Yalnızca iftar ve sahurlarda su içiliyor o kadar. Toksinlerin bu şekilde vücuttan atılmasını sağlayarak şifa bulunur diyor.
Kısaca kitap ve yazar ile ilgili verebileceğim özet bilgi bu kadar. Çünkü daha hayretler içinde kalarak okuduğum bir çok başlık var.
Kitap tamamen ona haram buna sahtekarlık, domuzluk maymunluk diyerek yazılmış. Sinirlerim bozulmadı desem yalan olur. İslamiyeti çağ dışı gösterdiğini düşünüyorum. Tamam doğru yerler var; plastik kullanımı, paketli gıdaların çok kullanımı, aşırı kimyasallar içeren diş macunları vb. çok zararlı, bunu zaten bilim de kanıtlıyor. Ancak bunu bilimi inkar ederek sadece katı kurallarla; öyle yaparsanız tabi hasta olursunuz, iman yok şükür yok siz insan değilsiniz, bunu ancak domuzlar yapar, tüp bebek ile doğanlar insan değildir, kan nakli olan kişi artık insanlıktan çıkmıştır, hele organ nakli olan kişiyle konuşmayın bile, diyalize giren insan benim için bitmiştir falan filan..Yahu insanın sinirleri gerçekten bozuluyor.
Allah’a inanıyorum, Elhamdülillah müslümanım. Ama bir insan kaza geçirip kanlar içinde yerde yatıyorsa, ona yardım etmek kan vermek dururken eceli geldi ölsün demem. Diyemem. Bu nedir? Ölüm rahmettir diyor. Amenna. Ama kişiyi asıl ‘domuzluğa’ götüren şeyin insanları iyileştirmek için kullanabileceği her türlü teknolojiyi, ilimi, bilimi kullanmamak olduğu düşüncesindeyim. Ölsün, eceli geldi diye bir kenara atmak Rahman olan Allah’ın rahmetini inkar etmek olmuyor mu?
Suya hacet yapmak haramdır diyor. Gerekçelerini açıklıyor. Mantıklı yanları var. Ama ne yapalım teyze arka bahçemize çukur mu kazalım? İmkanı olan kazsın arkadaşlar ne diyeyim :)
Hayat bu şekilde evrildi. Ahir zaman da diyebilirsin. Ne dersen de. Ama bu çağın getirdikleri ile yaşamayı reddedip, Hz. Muhammed (sav) zamanında yaşıyor gibi yaşamaya çalışırsan İslam’ı en ilkel en çağdışı din yapar ki, bu da antipatiyi artırmaktan başka işe yaramaz. Ee ne oldu? İslamiyeti kötü gösterdin milletin iman edeceği varsa da etmedi. Çok büyük sevaba girdin (!) Efendimiz zamanında bu imkanlar olsaydı acaba kan kaybeden birine müdahale etmeyecekler miydi gerçekten? Aklım almadı benim.
Cerrahi kliniğinde çalışırken kana ihtiyacı olan Özbek asıllı bir hastam geldi aklıma. Önemli bir operasyona girecekti ve kan istememiz gerekiyordu. Kan nakli istemiyorum diye imza atmıştı. Ölürsem de ölürüm dedi. Hiç unutmam. Yazarın Özbekistan’da eğitim aldığını okuduğumda aklıma bu hasta geldi. Acaba bu bir gelenek-görenek olmasın? İslamiyet ile pek ilgisi yok sanki.. Diyor ki vücuttan çıkan her sıvı necistir. Kan da öyle. Necis bir sıvıyı başka bir vücuda vermek haramoğlu haramdır. Yani ölsün mü yahu? Allah’ımız ne için bunu yaptığımızı elbette ki biliyor. Teyze de diyor ki sen Allah’ın iradesine karşı geliyorsun kanı verme ölsün.. Kafayı yiyiciğğğiimm.. (Ama peygamberimiz kendisine hastalık nedeniyle gelen sahabeye devenin sütünü ve idrarını içmelerini buyurmuştu? O da necis değil mi? Demek ki bir hikmeti vardı.)
Bu kafa başka dinlerde de vardı. En bilineni Hristiyanlıkta da yeni olan bilgiye bilime karşı çıkıp şeytanlık ile suçlanıp idam edilen bir çok kişiyi okuduk. Demek ki dinlerle alakası yok bunun. Ne diyeyim..
Yazarın en şaşırdığım tavsiyelerinden biri şuydu: “Hasta olduğunuzu söylemeyin, sabredin.” Kendi kendine tıpta geldiği son nokta :)
Yazarın geçmişi ile ilgili pek bir bilgi bulamadım. Yalnızca kendi söylediklerinden ibaret. Ölüm nedeni ile ilgili herhangi bir ifade de yok. Bu hayli kafa kucalayan bir durum değil mi sizce de.. Bize verdiği son tavsiyeye uymuş olabilir..
Neyse ya ilk kez bir kitabı bu kadar eleştirdiğim bir inceleme yazdım. Yazar da yakın zamanda vefat etmiş, saygısızlık etmiş olmak istemem. Herkesin düşüncesi, inancı, hayat anlayışı kendinedir. Bir çok hayata dokunmuş olabilir. Ama her yazdığı bana dokunmadı.
Şeyma R.GZN... den 
Gerçek Tıp kitabı için tavsiye istemiştim. Ancak kitap için düşüncelerini okuduğumda yazarın bize aşağı yukarı aynı şeyleri düşündürdüğünü anladım. Bu inceleme sizin için sevgili Şeyma R.GZN...
Tavsiye etmiyorum.
Okuduğunuz için teşekkürler.
··
537 görüntüleme
Özenin, emeğin çok boyutlu yaklaşımın için teşekkür ederim. Beni dahil ettiğin için ayrıca teşekkür ederim.
Sağlık çalışanı olarak yapmış olduğun değerlendirmeler elbette çok kıymetli.
İyi akşamlar dilerim ❤️
Bu yorum görüntülenemiyor
10 kere yazdım sildim küfür etmeyeyim diye .Ülkemizin de her yeri hacamat , sülükçü dolu bunun saygı duyulması gereken bir şey değil , mücadele edilmesi gereken bir cehalet ürünü olduğunu düşünüyorum.
Aynı düşüncedeyim 👍🏻 saygı duymamın sebebi her ne olursa olsun ortaya emekle çıkan kitaptır. Ailesi, evlatları emek ile kağıda dökmüş. İçeriği her ne kadar bizce fos olsada 😄 sevenleri ve belki de aracılığıyla şifa bulduğuna inanan kişileri kırmamak adına saygı duyduğumu belirtmek istedim. Sonuna kadar da gerçekleri, doğruları söylemek şartıyla ☝🏻
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.