Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

104 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Jean Tele 7/ Dansa Davet , “…Cehennem burada. Öbür taraftaki beni o kadar korkutmuyor.” 1518 yılında görülen, toplumsal histeri vakalarından birinin hikayesi anlatılan. Strasbourg’da açlık ve sefaletin kendi çocuklarını yemeğe götürdüğü bir zamanda bir kadın aniden sokaklarda dans etmeye başlar. Bir süre sonra bu dansa başkaları katılır ve ‘Dans Vebası’ tüm şehri esir alır. Bu ölene kadar süren bir danstır… Tüm trajik olaylarda olduğu gibi bu olayda da kişi sayısı belirsizdir. Bazı yerlerde 15 bazılarında ise 400 olarak geçer. Dans etmeden duramayan insanların kalp krizi, yorgunluk, beslenememe, felç gibi çeşitli sebeplerle yaşamının sonlanması. Bir kadın, bebeğini besleyemeyeceği için nehre atar. Eve döndüğünde kocasına; “Keşke benim gitmeme izin verseydin.Sana söylemiştim.” der. Adam, “… sütün kalmamıştı. Onu doyuramayacaktık. Hem sonra başkalarının yaptığı gibi onu yemekten iyidir böylesi.” diye cevap verir. Kadın bir ezgi duyar, sonra sokağa çıkıp dans etmeye başlar. Açlık, yoksulluğun getirdiği çaresizlikle baş edemeyen insanların iki yolu vardır. Doğan bebeklerini öldürmek ya da yemek. Her şeyin farklı olduğu bu dönemde doğan bebeklerde farklıdır. “Yeni doğmuş Siyam ikizleri, şu sıralar Strasbourg’de çok fazla anormal doğum görülüyor.” …. “Alından yapışık çocuklar… Tanrı aklını mı kaçırmış?” …. “En azından çift porsiyon!” Bu tanrının dahi neden yaptığı anlaşılmayan çocuklar onlar için bir porsiyondur. Çoklu, sakat doğumlar bir yerde yaptıklarını meşrulaştırır. Tanrının bile görmezden geldiklerini yemeyi kendilerinde hak görürler! Bazıları ise içlerinde büyüyen çığlığın sesini kısar. “Dans etmek bir çığlığı susturmak mı?” Dansı ilk başlatan Enneline, diliyle susar, bedeniyle konuşur. Kocası “…. , eğer bir ses varsa içinde, duyayım n’olur!” der. Belediye başkanları, klise, din adamları kendince çareler bulmaya çalışır. Öncesinde doğa üstü olaylar olduğunu düşünürler sonrasında ise ‘sıcak kan’ nedeniyle olduğunu söylerler. Tüm toplumsal sorunlarda olduğu gibi çare karantina altına almak olur. Başlangıçta günahkarlık ve iman zayıflığı olarak yansıtılan bu rahatsızlık din adamlarına da bulaşınca bu sav ortadan kalkar. “Papazlar şeytandan söz etmese nasıl geçinirlerdi acaba?” “Ruhban sınıfının aşırı bolluğu midemi bulandırıyor! Korumaları gereken kuzularla karınlarını duyurduklarını görmekten tiksiniyorum.” Halkın yoksullukla uğraşıp, ruhban sınıfın refah içinde yaşadığı bu dönemde hastalıkla mücadele yasaklamalar üzerine olur. “Sokakta ıslık çalmak bile yasaklanacak.” ( Ne tanıdık değil mi? Ülkemizde dans vebasında yakalandığı için değil. Kürtçe ıslık çaldığı için karakola çağrılan Musa Anter’imiz ve üniversite gençler var.) Kilisenin baskıcı, halkı yok sayan tutuma karşı Martın Luther çıkar; kendini aydınlık tanımlayan baskıcı klise, kendi karanlığını gizlemek için onu şöyle tanımlar; “…karanlık bir kesitten söz ediyorum: Martin Luther. Geçen yılın sonundan beri papazlarda reform yapmak, hatta belki de yeni bir din kurmak istiyor.” Martın Luther birçok maddeler ortaya koyar. “6. Papa’nın tanrı adına günahları bağışlama yetkisi yoktur.” “Sözleriniz iyi amellerinizin damgasını taşısın ve erdemlerinizin tanıklığıyla desteklensin istiyor.”gibi… Dönemin iktidarları, halkı Türk istilacıların gelmesiyle korkutur. Ülkeye zarar geleceği korkusu yayılır, veba belirli alanlara toplanarak bitirilmeye çalışılır. Elbet bitmez. Dans Vebası başka başka şehirlerde yeniden çıkar ortaya. Başka bir kitap olan Emma Goldman’ın Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimin Değildir kitabında toplumun en küçük kontrol aracı olan aileyi irdeler. Dansa Davet ise yine bir kadının çığlığıdır. Gerçek metinde nasıl bilmiyorum. Çocuğunu nehre attığı yerden sonra kadına anne demez, bebeği doğuran der. Belki de toplumsal rollerin dildeki karşılığı/ zıtlığını göstermek ister!? Tüm sistemlerin toplumsal roller, dil, din, ırk ve korkuyla nasıl ‘terbiye’ altına alınmaya çalışıldığının güzel bir anlatımı. Yüklenilen korkularımız aynı maruz kaldığımız ‘vebalar’ farklı…
Dansa Davet
Dansa DavetJean Teule · Sel Yayıncılık · 20204,640 okunma
·
58 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.