Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

288 syf.
·
Puan vermedi
Sınır, Son Telgraf'ta 14 Ağustos 1943 ile 2 Ocak 1944 arasında 137 tefrika olarak yayımlanmış. Derviş, en önemli eserlerinden biri olan Sınır'da; "Aşk her zorluğu, her imkansızı yenemez, her sınırı aşamaz mı?" sorusunun cevabını arıyor. Kitabın sonunda; Çiğdem İlker'in kaleme aldığı "Aşkın ve Savaşın Romanı: Sınır" adlı Suat Derviş, romanları ve Sınır ile ilgili çok güzel, bilgilendirici bir inceleme yazısı var. Daha önce okuduğum üç kitaptan sadece 'Şoför Mustafa'nın sonundaki "Birbirinden Doğan Kadınlar ve Romanlar" başlıklı Serdar Soydan incelemesini beğenmiştim, bu inceleme de içerik açısından doyurucu ikinci yazı oldu. Sınır, Ayla ve teyzesi Meziyet'in aşk ile ilgili sohbetleriyle başlasa da İkinci Dünya Savaşı'nın karanlık günlerini arka plan olarak anlatıyor. Ayla ve Osman'ın aşkı eşliğinde, savaşın ülkemizdeki etkilerini, fakir ve zengin kesimlerdeki farklı yansımalarını aktarıyor. Tütün Kralının kızı ile tütün işçisinin oğlunun aşkı... Ezen ve ezilen sınıfların temsilcileri, zıt kutuplar birbirini çekermiş. Tüm çatışmanın sebebi sınıf farkı, ama öyle bir fark ki en dip ile en zirve; aradaki mesafe kapanabilir mi? Romanda işlenen sadece farklı sınıflara mensup kişilerin aşkı değil; Osman ile Muhsin'in dostluğu, Şaziye'nin oğlunu okutmak için katlandığı zorluklar, okuyamadıkları için çalışmak zorunda kalan çocuklar, üç - dört ailenin paylaştığı bakımsız ahşap evler, çirkef suları ve tozun karıştığı yaz kış çamur olan sokaklar... Diğer tarafta ise kaloriferli, bahçeli kışlık köşkler, sahilde yazlıklar, rutin misafir günleri, evde çalışan yardımcılar, devamlı servis edilen içecekler, lezzetli yemekler, çay sofraları, partiler, özel dikim kıyafetler, yumuşacık koltuklar, basınca ipek denizinde yürüyormuş hissi veren halılar... Derviş sınıf faklarını anlatırken orta sınıfı da unutmamış, Osman'ın çocukluk arkadaşı Muhsin romanda orta sınıfın temsilcisidir. Memur çocuğudur, gazeteci olarak Dünya Savaşı ve ülkenin durumu, geleceğine karşı duyarlıdır, Osman'ın hayalperestliğine karşı gerçekçidir. Muhsin ve ailesi kendi halinde, geçinmelerine yeten gelirleriyle orta halli yaşayıp giderlerken, savaşın getirdiği yükler ve amansız bir hastalığa yakalanan babasının tedavi masraflarıyla dar boğaza düşmüşlerdir. Ayla, yaşadığı çevre dışında hayatın gerçeklerini görmemiş, başka yaşam koşullarını bilmeyen, para için değil aşk için evlenmek isteyen, ailesi tarafından kısıtlı çevrede tutularak fanusta yaşatılan zengin ailenin tek kızıdır. Osman ise bu çevreye girmek, nefret ettiği muhitinden kurtulmak için aşkın yeterli olduğu hayaline kapılmıştır. Zenginlerin arasına girebilmek içinse çocukluk arkadaşı Muhsin'in kuzeni Nejat'ın askere giderken bıraktığı kıyafetleri kullanır. Ama palto problem olur. Osman'ın dört yıl süren palto problemi bana Gogol'un "Palto"sunu anımsattı. Aşk ta yalan, sınır olur mu? Aşk tüm problemleri çözer, sınırları kaldırır mı? Sorun sadece maddiyat mı? Bence değil, maddi yetersizliğin getirdiği, eğitim, kültür, görgü fakları, değişen zevkler, ortak konu olmaması vb... aşılması gereken problemlerde var. Bunlar dışında Osman'ın aşkı gerçek mi? Osman Ayla'yı sevdiğini zannediyor ama bence bilinç altında Ayla'yı değil onun sınıfını, maddi gücünün getirdiklerini seviyor, o yüzden sınır çizip kendi gerçeklerini söylemiyor. Sınır'dan kaçanlar: Maksat sevgidedir, sevgiliyi kaybetmek korkunç bir şey değil, yerine bir başkasını kolayca ikame edebilirsiniz. Fakat sevgiyi kaybetmek bu kötü bir şey, sevmek kabiliyetini kaybeden bir insan olarak yaşamak istemem. Bütün yorgunluğuna rağmen daha bir saniye gözlerini yummamıştı. ne tuhaf! diye düşündü, büyük sevinçlerin yorgunlukları da, büyük eziyetlerin yorgunlukları gibi insanı uykusuz bırakıyor. Biz harbi de, açlığı da, hastalıkları da onların en kötüsü olan ecnebi işgalini de gördük. Biz kendi topraklarında köleleştirilmek istenilen insanoğlunun düştüğü zilleti tattık ve biz yine mücadeleye inandık. O çocuğunu yükseltmek isterken onu, kendi muhitini ve bu muhit içinde bilhassa anasını da kendisiyle beraber yükseklere taşımak isteyeceğini zannetmişti. O bütün zevklerinden, her şeyden vazgeçerek yalnız oğlunu yetiştirmek istemişti. Halbuki oğlu bütün bu iyiliklere karşılık olarak kendisini istemiyordu.
Sınır
SınırSuat Derviş · İthaki Yayınları · 202171 okunma
·
54 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.