Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Hata yapmanın dayanılmaz bir cazibesi var. Bile bile yapılan hataların özellikle. Yanlış yöne doğru gittiğini hissettiğin halde koşarak ilerlemek istediğin, herkesin düşmeni dört gözle beklediği o çetin yollardan çok şey öğrendin. Kimi zaman farkında olarak koyuldun yola, bazen bilmeyerek. Bilmeden hata yapmak, çoğunlukla olan bitenin sonradan farkına varmak anlamına geliyor. Bunu nasıl yaparım! Yaptın işte, yaşadın, başına böyle bir iş geldi, demek yaşanması gerekiyordu, senin o an orada bulunman ve her şeyi görmen gerekiyordu. Hatanın kendisinden çok yaşanılan pişmanlık duygusu insanı yıpratıyor. Pişmanlık öğretici bir süreç olmuyor. Aksine daha fazla dibe çökmeye sebebiyet verebiliyor. Belki de yaşadığın ne varsa her şeyi kabullenip yola daha sağlam bir şekilde devam etmek gerekiyor. Hata yapmanın, yenilgilerin bir anlamı olmalı hayatta. Yaşam boşluk kabul etmiyor. Ne diyor Ahmet Erhan Cennetle cinnet arasında / Bir harflik hata/ Yüzümün çizgilerinin durmadan birbirine karıştığı aynalarda. * Sezai Karakoç'un yüreklendiren, ayağa kaldıran ve güç veren o misrasını hatırla! "Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır." Yenilmekten korkarsak ayakta kalamayız. Yaşamın devamlılığı için dik durmak, ayakta olmak ve ayakta kalmaya devam etmek için yenilgiden korkmamak şart. Düşmekten korksaydık hiç yürümeyi öğrenemezdik. Hata yapmaktan kaçınmak hiçbir şey yaşayamamak aslında. Yenilgilerin bir araya gelmesiyle hayata karşı güçlü olmayı öğreniyorsun, Yaşamı keşfetmenin en iyi yolu "yaşamak." Hayatın içinde olmak hata yapmak demek. Hata yaptıkça doğruyu keşfediyor insan. Çünkü doğrunun yoldan ziyade varılacak bir yer olduğunu öğretiyor hayat. Yaşıyor olmak, çabalamak, mücadeleyi hiç bırakmamak, korkusuzca benliğini ortaya koymak ve ne pahasına olursa olsun eylem içinde olmak. Sahilde bir duvar yazısı görmüştüm, hem gülümsetmişti beni hem de bir söz ancak bu kadar doğru olabilir demiştim: "Koşmadan koşamazsın!" *Hata yapmaktan, yenilmekten korkmayan bir isim daha var. Samuel Beckett. Onun o meşhur sözünü hatırla! "Hep denedin, yenildin, olsun, yine dene, yine yenil, daha iyi yenil!" Yenilgiyi mi putlaştırıyor Beckett? Yoksa yaşamın devamlılığı için sürekli olarak ayağa kalkmak gerektiğini mi anlatiyor? "Hata yapmak fırsatını Adem'e veren sendin, Bilemedim onun talihinden ne kadar düştü bana" diyor İsmet Özel. Hatayı bir fırsat olarak görmek, hataya dair en sağlıklı bakış açısı olsa gerek. Tüm hayatını tahmin edilemez ve öngörülemez bir düşünce işçiliğine adamış bir isimden hata yapma korkusu göremezsiniz. Hata yapmayı Adem'e, yani insana verilen bir fırsat olarak algılaması ve herkesin payına ne kadar hata düşüyorsa onunla yaşamaya çalışması onun en önemli hayat mottolarından sadece biri. Cesareti biraz da buradan geliyor. *Kavafis ise o ünlü Kent şiirinde "Başka diyarlara, başka denizlere giderim, dedin. Bundan daha iyi bir kent vardır bir yerde nasıl olsa." diyerek bize bir ipucu veriyor. Gitmek üzerine. Birçok liste yapılıyor. ölmeden önce gidilecek yerler, okunması gereken kitaplar, izlenilesi filmler. Ölmeden önce yapmak zorunda olduğumuz hatalarımız da olmalı. Herkesin yaşamında kırılma anları vardır, bunlar hataların yapıldığı o zor zamanlardır. Herkes aşkta mutlaka en az bir kez hata yaptığını, hatta yapılması en güzel hatanın aşk olduğunu söylüyor. "Hatasız kul olmaz, hatamla sev beni." diyor Gencebay usta. İnsan en doğrusunu bulana kadar onlarca kez kötü kitapla, filmle, müzikle karşılaşıyor. Buna yanlış insanları da eklersek hayatımızı hatalarımız şekillendiriyor bile diyebiliriz. *Ece Ayhan'ın Meçhul Öğrenci Anıtı adlı şiiriyle söze girmek istiyorum: Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında, /Bir teneffüs daha yaşasaydı, / Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür. Okulda bilmediğin bir soru için parmak kaldırıp söz hakkı isteyerek bir hata yaptığını düşünebilirsin. Hatta söylediğin şeyler cevapla ilgili olmayabilir. Ama söz aldın ve içindekileri söyledin. Bu cesaret hayatındaki birçok zorluğu aşmanı sağlayacak belki de. Bülent Parlak'ın Haritası Kayıp adlı o muazzam gelişigüzel şiirinde şöyle bir bölüm var. "Allah'ım haritam nerede, nerede, haritam nerede" Daha önce hiç gitmediğin bir yere gittin. Hazırlıksız, haritasız. Yaşayarak öğrenmek istedin. Şehrin sokaklarını merakla adımladın. Konfor alanından bir anlığına uzaklaştın. Yeni bir yer keşfetmenin ve hazırlıksız yakalanmanın insanın zihnini nasıl canlandırdığına şahit oldun. Buna bir hata diyebilir miyiz? O halde bazen başımızı alıp gitmemiz gerekiyor. *Hayatında en az çok önemli bir fırsatı kaçırmak gerekiyor. Başarısızlığı da tatmak lazım. Devamlı kazanmak, başarmak, yenmek ve fırsatları değerlendirmek insanı hissizleştiriyor. Hayatı sıradanlaştırıyor. Hiçbir şeyden tat alınamıyor. İnişler ve çıkışlar yaşamın kalp atışları, insanı canlı tutuyor. Bu bölümde Edip Cansever'den Sonrası Kalır adlı şiirinden bir bölüm paylaşmak istiyorum. Akşam olur, bir günden dibe çökerim / Su içer, dibe çökerim / İyimser bir duvarcıyım, her gün bir tuğla / düşürürüm elimden / Bu yüzden gecikirim / Size bu sıkıntı kalır. J.P. Sartre ile yazımı bitirmek istiyorum: "Hayatta yapılacak o kadar çok hata var ki; aynı hatayı yapmakta ısrar etmenin anlamı yok."
·
186 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.