Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bu da geçer yahu!
Seneler seneler evveldi. Soğuk bir kış günü. Hava ayaz mı ayaz. Başka bir yere gidiyorum. Gece sığınacak bir yer icap etti. Baktım uzakta, tepelerde bir köyün ışıkları yanıyor. Köye vardım. Hâlimi arz ettiğimde 'Burada bir Şakir Aga var. Misafir ağırlamaktan çok hoşlanır. Zengindir. Giderseniz o sizin müşkülünüzü görür.' dediler. Evini tarif ettiler. Vardım gittim, kapıyı çaldım: 'Selamün aleyküm erenler.' 'Aleyküm selam, erenlere gönül verenler.' Beni aldı, içeri buyur etti. Üç gün misafiri oldum. Çok cömert bir zat. ... "Şakir Ağa üç gün misafir etti beni, hünkarım. Ayrılacağımız zaman dedim ki: 'Şakir Ağam, bak Allahu Teâlâ sana ne güzel nimetler vermiş, mal vermiş, mülk vermiş. Sen de bunları Allah rızası için kullanıyorsun. Maşallah, Allah artırsın, daim etsin!' Elini şöyle omzuma koydu. Dedi ki: 'Derviş baba! Bu da geçer yahu!' 'Eyvallah' dedim, yoluma gittim. Üç beş sene sonra bir seyahat sebebiyle Şakir Ağa'nın köyünün yakınından geçerken uğrayayım da cömert dosta merhaba diyeyim, vefadandır.' dedim, vardım konağa, çaldım kapıyı: 'Selamün aleyküm, Şakir Ağa'ya bakmıştım.' 'Aleyküm selam. Bir saniye, evin beyini çağırayım.' İçeriden biri geldi: 'Buyurun kardeş.' 'Efendim, ben Şakir Ağa'ya bakmıştım.' Şakir Ağa'nın başına biraz sıkıntılı işler geldi. Nesi var nesi yok, hepsi gitti elinden. Fakir düştü. Bu konağı ben satın aldım kardeşim. Ben de sizi ağırlarım. Buyurun!' ''Teşekkür ederim, ben Şakir Ağa'yı merak ederim.' 'Peki, nasıl isterseniz. Güzel adamdır malum, hâline kıyamadık. Şu aşağıda bir bahçıvan kulübesi var. Şakir Ağa orada kalır. Gidip görebilirsiniz." "Vardım gittim, bahçıvan kulübesinin kapısını çaldım. Kapıyı Şakir Ağa açtı. 'Hoş geldin!' dedi ama yüzünde gram farklılık yok. Her şey onunken nasıldıysa her şey elinden gidince gene öyle." Mevzu bu. Şakir Ağa böyle bir adam. Varken de öyle, yokken de öyle. Buyur etmiş misafirini. Kucaklaşmışlar, sohbet etmişler. Hemen bir sofra hazırlanmış. Çaylar içilmiş. Derviş "Şakir Ağam, hayırlısı. O zaman vardı, şimdi yok. Ama razısınız hâlinizden maşallah, Cenab-ı Hak afiyette daim etsin." demiş. ''Derviş baba, dert ettiğin şeye bak. Bu da geçer yahu!" "Şaşırdım! Vedalaştık, aradan birkaç sene geçti hünkarım. Yolum o tarafa düştü. Eski dostu bir göreyim dedim. Vardım kapıyı çaldım. Dediler ki: 'Şakir Ağa burada değil.' 'Nerede?' 'Şu tepedeki köşk var ya. Orada yaşıyor.' Baktım devasa bir köşk, köyün en güzel evi. Eski çiftliğinden bile daha güzel. Gittim sevinerek: ''Selamün aleyküm!" ''Aleyküm selam!' Kucaklaştık. 'Hayrolsun Şakir Ağam, nasıl oldu böyle?' Yahu bizim çiftliği satın alan adamcağız göçtü. Yakını, akrabası, hiç kimsesi yok. Her şeyini bize miras bıraktı. Elhamdulillah! Şimdi de böyle, rahatız." Çok sevindim hünkârım, yakışıyordu cömert ağaya zenginlik. Ama o, 'Sevinme o kadar, bu da geçer yahu!' dedi. Vedalaştık, aradan birkaç sene geçti. Ben bir daha Şakir Ağa'nın köyüne yolumu düşürdüm. Vardım dedim ki dost yüzü göreyim. Dediler ki: 'Şakir Ağa sizlere ömür, vefat etti.' 'Kabri nerede?' 'Falan yamaçta. Gideyim, bir Fatiha okuyayım.' dedim. Vardım Şakir Ağa'nın başına, Fatiha okuyacağım. Baktım ki mezar taşına yazmışlar: "Bu da geçer yahu!' Şaşırdım hünkârım! Hayattaki her şey geçer, geçer, geçer; en son hayat da geçer, ölürsün. İlahi Şakir Ağa, bunun neyi geçecek Allah aşkına! Artık geçmeyecek durağa gelmişsin.'dedim. Fakat Şakir Ağa haklı çıktı, hünkârım. Çünkü bir zaman sonra Şakir Ağa'ya bir Fatiha okumaya vardım, mezarın yerinde yeller esiyordu. Mezar da yoktu. Bir sel gelmiş, almış, götürmüş. Anladım ki o da geçermiş...
··
59 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.