Gönderi

Nazım 1950 yılında, Moskova Havaalanında, "Gözlerimin ışığını Stalin'e borçluyum!" demişti. Stalin, 5 Mart 1953 yılında öldüğü zaman, Budapeşte Radyosundan ağlamaklı bir sesle şu şiiri okumuştu: "5 Mart 1953 İlk önce kim kime metin ol kardeşim diyecek İlk önce kim kime başsağlığı dileyecek. Hepimizindi o! Hepimizindir! Kardeşlerim Hüngür hüngür ağlamak geliyor içimden, Tutuyorum kendimi sizin gibi tıpkı Aynı metanetle Seviyorum onu, Marks 'ı, Engels'i, Lenin 'i sevdiğim gibi Sevdiğiniz gibi. " Nazım Hikmet, Stalin'e böyle mersiyeler yazdı. Ama Komünist Partisinin 20. Kongresi yapıldıktan sonra Kruşçev, Sovyetlerdeki yazarlara, şairlere emir verdi: " Stalin aleyhinde yazılar, şiirler yazmalısınız!" dedi. Bu emri yerine getirmekte Nazım Hikmet gecikmedi. Ve bana göre, en güzel şiirlerinden birini Stalin'i yerden yere çarparak yazdı ve Kremlin'in yeni sahiplerine sundu. Yeni Stalin şiirinde, Nazım Hikmet diyordu ki: "Taştandı, tunçtandı, kağıttandı iki san timden Yedi metreye kadar Taştan, tunçtan, alçıdan ve kağıttan çizmeleri dibindeydik Şehrin bütün meydanlarında. Şehrin bütün meydanlarında Parklarda ağaçların üstündeydi. Taştan, tunçtan, alçıdan ve kağıttan gölgesi. ' Taştan, tunçtan, alçıdan ve kağıttan bıyıkları, Lokantalarda içindeydi çorbalarımızın Odalarımızda, taştan, tunçtan, alçıdan Ve kağıttan gözleri önündeydik Yok oldu bir sabah Yok oldu meydanlardan çizmesi Gölgesi ağaçlarımızın üstünden Çorbamızdan bıyığı, Odalarımızdan gözleri Ve kalktı göğsümüzden baskısı binlerce ton taşın, tuncun Alçının ve kağıdın!" Ben bu şiiri okuduktan sonra, doğrusu çok hayıflandım. Kendi kendime: Ah! dedim, keşke Moskova, Nazım Hikmet'e ayrı bir emir verseydi ve deseydi ki: "1918-47 arasında, Azerbaycan'da, bin bir zulümle öldürülen 144.000 Azerbaycan Türk'ü için de şiirler yaz! O menfur hadiseleri lanetle! "
·
27 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.