Özetle bu çalışma yapay insan söylemindeki en eski kalıcı ve dağınık unsurları inceliyor: Canlandırma kurgusu ve bunun yapay doğum anlatılarına dönüşümü; mekanik beden fantazisi ve bedenle makinenin birbirinin analoğu olarak kullanılması; teknolojinin kölelikle olan ilişkisi, bunun sonucunda yapay insanların daima köle olarak tasvir edilmesi ve canlandırma kurgusunun, özeleştirme yöntemi olarak yorumlanması; yapaylığın, insan olmanın anlamını sorgulayan, riayeti ve kabullenmeyi eleştiren, varoluşsal bir kalıp olarak yorumlanması.